Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatında, onun sadece devlet adamı kimliğini değil, aynı zamanda sıcakkanlı, halka yakın kişiliğini de gösteren sayısız anekdot vardır. Bu anılardan biri, İstanbul'da yaşanan ve Atatürk'ün halkla olan samimi ilişkisini gözler önüne seren kavun alışverişi hikayesidir.
Sabah Gezintisinde Beklenmedik Bir Durak
Günlerden bir gün, Atatürk İstanbul'da erken saatlerde Yeşilköy'e doğru gezinti yapmak ister. Topkapı dışından geçerken yol kenarında kavun yüklü iki araba ve birkaç küfe üzüm dikkatini çeker. Otomobilini durdurarak iner ve köylülerle sohbet etmeye başlar.
Yanında başyaveri ve diğer yaverleri, biraz geride de polis takip memurları bulunmaktadır. Doğal olarak kısa sürede bir kalabalık oluşur. Ancak köylüler, karşılarındaki kişinin kim olduğunun farkında değildir.
Pazarlık Başlıyor
Atatürk, arabasının başındaki köylüye şakacı bir tavırla sorar:
"Bu bir araba kavunu kaça verirsin?"
İki erkek ve üç kadından oluşan grup, sabahın erken saatlerinde yollarının kesilmesinden pek memnun değildir. Araba sahibi malını satmaya pek niyetli görünmez ve yüksek bir fiyat söyler. Atatürk de espri yaparak düşük bir fiyat teklif eder.
"Trava" Olayı
Arkadaki arabacı, geciktirildikleri için sinirlenerek öndeki arkadaşına bağırır:
"Haydi, be trava... Sabahleyin maytaba çıkmışlar."
"Trava" kelimesini duyan Atatürk, bunların Rumeli göçmenlerinden olduğunu hemen anlar. Arkadaki arabacıya gülerek seslenir:
"Canım be birader ne sinirleniyorsun? Uyuşursak bu iki arabadaki malı da alırız."
Anlaşma Sağlanıyor
Pazarlık sonunda anlaşmaya varılır ve iki araba kavunla birkaç küfe üzüm satın alınır. Malların nereye götürüleceği sorulduğunda, Başyaver Celal Bey bir kağıda adres yazar ve arabacıya verir:
"Bunu, Topkapı'dan içeri girince kime versen sana bizim evi gösterir."
Arabacılar yola koyulur. Topkapı'dan içeri girdiklerinde kağıdı polise gösterirler. Polis, kağıda ve arabacıların yüzüne baktıktan sonra Dolmabahçe Sarayı'nı tarif eder.
Sarayda Şok
Arabacılar Dolmabahçe Sarayı'nın kapısından içeri girmeye başladıklarında işin farkına varırlar. Özellikle sabahleyin "trava" diyen adamın yüzünün rengi atar ve korku kaplar içini. Acaba başlarına bir iş mi gelecek?
Ancak sarayda kendilerine son derece nazik davranılır. Hademeler kavunları boşaltırken, köylüler satın alma memurunun odasına alınarak yemek ikram edilir.
Atatürk'le Karşılaşma
Atatürk saraya döndüğünde, satın alma memuruna köylüleri çağırtır. Huzura çıkan köylüler şaşkınlık içindedir. Atatürk sıcak bir sesle:
"Oturun" der, ancak çekindikleri için bir türlü oturamaz köylüler.
Atatürk biraz daha ısrar eder: "Oturun yahu!"
Nihayet otururlar. Atatürk ilgiyle sorar:
"Kavunları teslim ettiniz mi, yemek yediniz mi, istirahat ettiniz mi, parayı aldınız mı?"
Köylüler henüz parayı almamış olmalarına rağmen heyecandan "Her şeyi yaptılar, yedik, içtik" derler.
Nasihat ve Şaka
Sohbet ilerledikçe Atatürk, sabahleyin "trava" diyen arabacıya ticaret konusunda nasihatler verir. "Alışverişte kızılmaz" der ve en sonunda şakacı tavrını koruyarak ona hitap eder:
"Haydi trava."
Köylüler ayrılırken, pazarlık edilen miktardan fazla para bir zarfa konularak verilir. Rumelili göçmenler, heyecan ve şaşkınlık içinde saraydan ayrılırlar.
Bir Liderin Halk Sevgisi
Bu hikaye, Atatürk'ün sadece bir devlet başkanı değil, aynı zamanda halkıyla bağ kurabilen, onları anlayan ve değer veren bir lider olduğunu gösterir. Sabahın erken saatlerinde yol kenarındaki köylülerle pazarlık etmesi, onlarla sohbet etmesi ve misafirperver davranması, onun ne kadar toprakla ve halkla iç içe olduğunun kanıtıdır.
Atatürk'ün "trava" kelimesini anlaması ve köylülerin Rumeli göçmeni olduğunu hemen çıkarması da onun sosyal bilgisini ve empati yeteneğini ortaya koyar. Ayrıca sabahleyin kendisine "trava" diyene kızmak yerine, aynı şekilde şaka yollu karşılık vermesi, onun espri anlayışını ve insani tarafını gösterir.
Bu gibi anılar, Atatürk'ü bizlere sadece tarihi bir figür olarak değil, gerçek bir insan olarak tanıtır. Ve belki de bu yüzden Türk halkının gönlünde bu kadar derin bir yer edinmiştir.
Bu yazı, Niyazi Ahmet'in "Nükte ve Fıkralarla Atatürk" adlı eserinden esinlenerek hazırlanmıştır.

0 Yorumlar