Tarihimizde Atatürk'ü çoğu zaman bir devlet adamı, askeri deha veya reformcu lider olarak tanırız. Ancak bazen küçük anekdotlar, büyük insanların en insani yönlerini gösterir. İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün protokolden kaçarak tek başına bir gece yürüyüşü yapma çabası ve bunun sonucunda yaşanan ilginç anılardan biri...
Boğaz'ın Sessizliğinde Bir Tesadüf
1930'lu yılların bir gece yarısı. Maltepe Askeri Lisesi öğrencileri, bir yüzbaşının komutasında Çubuklu asfaltında gece yürüyüşü yapmaktadır. Hedefe, Boğaz'ın Anadolu yakasındaki Beykoz'a ulaşmak vardır. Karanlıkta ilerleyen grup, aniden yaklaşan bir otomobil sesiyle dikkatlerini dağıtır.
Birkaç dakika sonra, grubun tam karşısında bir taksi durur. Araçtan inen kişiyi gören öğrenciler ve komutanları şaşkınlık içinde kalırlar: Gece yarısı, protokolsüz, yalnız başına bir taksinin içinde... Mustafa Kemal Atatürk!
Şakağındaki Sır
Yüzbaşı derhal selam duruşuna geçer ve tekmil verir. Atatürk, genç subayın ve öğrencilerin bu disiplinli gece çalışmasından memnuniyet duyar. "Şöyle bir kenara oturalım" diyerek gençleri etrafına toplar ve askeri konular üzerine sohbet etmeye başlar.
Bu samimi sohbet sırasında yüzbaşı, Atatürk'ün sağ şakağında taze bir yara izi fark eder. Kan hafifçe sızmış ve pıhtılaşmıştır. Öğrenciler de bunu görür ancak söylemeye cesaret edemezler. Sonunda cesaretini toplayan bir öğrenci:
"Atatürk'üm, sağ şakağınızda küçük bir yara var galiba" der.
Atatürk mendil aramak için cebini yoklar ama mendili yoktur. Bir öğrenci, kendi beyaz mendiliyle nazikçe Atatürk'ün yarasını siler. O mendil, öğrenci için hayatının en değerli hatırası olur.
"Kaçarken Oldu"
Atatürk'ün cevabı herkesi şaşırtır:
"Evet, farkındayım. Kaçarken oldu."
Kaçarken mi? Atatürk nereden, kimden kaçıyordu? Gençlerin aklı bu soruyla dolarken, Atatürk konuyu değiştirir ve askeri meselelere geri döner.
Beş dakika sonra cevap kendiliğinden gelir. Uzaktan motor ve korna sesleri yaklaşır. Atatürk sözlerini yarıda keser:
"Eyvah, geliyorlar" der ve ekler: "Bu gece yalnız başıma dolaşmak istedim. Kimse bulunmasın diye de kaçtım. Fakat görüyorsunuz ki, geliyorlar; yine yalnız kalamayacağım."
Liderin İnsani Yüzü
İki dakika içinde motosikletler ve otomobiller olay yerine ulaşır. Atatürk'ün güvenlik görevlilerinin yüzlerinde telaş, yorgunluk ve üzüntü açıkça okunur. Protokol ekibi, liderin bu "küçük şakası"ndan dolayı saatlerce aramıştır onu.
Bu hikaye bize ne anlatıyor?
Liderlik Yorgunluğu: Sürekli protokol kuralları içinde yaşamak, her an gözetim altında olmak bir liderin en büyük kısıtlamalarındandır. Atatürk'ün bu kaçış girişimi, basit bir özgürlük arayışıydı.
İnsan Atatürk: Tarihi şahsiyetler çoğu zaman birer efsaneye dönüşür. Oysa bu anekdot, Atatürk'ün ne kadar "insan" olduğunu gösterir. Sessizlik isteyen, yalnız kalmak isteyen, bazen protokolden bunalan bir kişi.
Gençlerle Bağ: En zor anında bile genç subay ve öğrencilerle oturup sohbet eden, onları eğiten Atatürk. Bu sahne, onun gençliğe verdiği önemin küçük ama anlamlı bir kanıtıdır.
Tarihten Günümüze Bir Mesaj
"Eyvah, geliyorlar" sözleri, aslında güçlü bir metafordur. Liderlik makamı bazen bir hapishane olabilir. Sorumluluk, saygı ve protokol gerekli olmakla birlikte, kişinin kendisiyle baş başa kalma ihtiyacını ortadan kaldırmamalıdır.
Atatürk'ün o gece Boğaz kıyılarında yaşadığı bu küçük macera, tarih kitaplarında yer almayan ama belki de en insani hikayelerden biridir. Çünkü o gece, bir dünya lideri değil, sadece yalnız kalmak isteyen bir insan vardı karşımızda.
Kaynak: Niyazi Ahmet Banoğlu, Yayınlanmamış Belgelerle Atatürk'ün Siyasi ve Özel Hayatı-İlkeleri, 2. Baskı, İstanbul, 1981, s. 319–320.
Bu hikaye size Atatürk hakkında ne düşündürüyor? Yorumlarınızı bizimle paylaşın!

0 Yorumlar