Çanakkale Savaşları'nın en kahramanca hikayelerinden biri, bugün bile adlarını yaşatan iki şehidin fedakarlığında gizlidir. Üsteğmen Hasan Hulusi ve Üsteğmen Mehmet Mevsuf'un vatan uğruna gösterdikleri fedakarlık, tarihe "Hasan-Mevsuf Bataryası" olarak geçmiştir.
Babalık Sevinci ile Vatan Sevgisi Arasında
1915 yılının Mart ayında, Çanakkale'de savaş şiddetini artırmıştı. Dardanos Bataryası'nın genç komutanı Üsteğmen Hasan Hulusi, hem cephedeki sorumluluğunu yerine getiriyor hem de İstanbul'dan gelecek haberi bekliyordu. Kalbinde büyük bir heyecan vardı - eşi doğum yapmak üzereydi.
Nihayet beklediği haber geldi. Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Bey, Hasan Hulusi'ye kızının doğduğunu müjdeledi ve birkaç günlük izin teklif etti. "Git ve kızını gör, ona ismini ver" dedi komutanı.
Vatanseverliğin En Yüce Örneği
Ancak Üsteğmen Hasan Hulusi'nin verdiği cevap, Türk askerinin vatan sevgisinin ne denli yüce olduğunu gösteriyordu:
"Düşman önümüzdeki sularda dolaşırken, ben vatan savunmasını bırakıp gidemem."
Bu sözlerle izni reddeden kahraman subay, telgrafhaneye giderek ailesine tebrik telgrafı gönderdi. Kızının adının "Yadigar" olmasını istediğini yazdı - sanki gelecekte yaşanacakları önceden sezmiş gibiydi.
Kahramanlığın Son Sahnesi
18 Mart 1915'te Birleşik Donanma'nın Çanakkale Boğazı'na girişi, tarihin en kritik anlarından biri olacaktı. Düşman filosu, özellikle Dardanos Bataryası'nın bulunduğu tepeyi hedef aldı. Gün boyu tam 4 bin top mermisi bu küçük tepeye düştü.
Akşam saatlerinde Üsteğmen Hasan Hulusi ve silah arkadaşı Üsteğmen Mehmet Mevsuf, gözetleme noktasında savaşı takip ediyorlardı. Komutanın telefon çağrısı üzerine, Hasan santral merkezine doğru koştu. Bu sırada Mevsuf da hareket etmek istedi, ancak Hasan ona "Sen burada kal" dedi.
Mevsuf, saatlerdir süren bombardıman sonrası susuzluğunu gidermek için izin isteyince, iki subay birlikte santral merkezine koştular. O an, kaderin acımasız planı devreye girdi.
Şehadet ve Ölümsüzlük
Tam o sırada düşen bir top mermisi, santral merkezini hedef aldı. Korkunç patlama, iki kahramanı ebedi uykularına yatırdı. Saatlerdir vatan savunması yapan bu cesur subaylar, son nefeslerine kadar görevlerinin başında kaldılar.
Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat, olay yerine geldiğinde büyük bir acı yaşadı. Ancak aynı zamanda zafer haberi de geliyordu - Birleşik Filo geri çekilmek zorunda kalmıştı.
Hasan-Mevsuf Bataryası'nın Doğuşu
Albay Cevat, zafer raporunu yazarken şehit olan kahramanları da unutmadı. Başkomutan Vekili Enver Paşa'ya gönderdiği raporda, Dardanos Bataryası'nın isminin "Hasan-Mevsuf Bataryası" olarak değiştirilmesini talep etti.
Bu talep kabul edildi ve batarya, iki şehidin adıyla tarihteki yerini aldı. Bugün bile o topraklarda, manevi varlıklarıyla nöbet tuttuklarına inanılan kahramanların hatırası yaşatılmaya devam ediyor.
Çanakkale Ruhunun Sembolü
Üsteğmen Hasan Hulusi ve Üsteğmen Mehmet Mevsuf'un hikayesi, Çanakkale ruhunun en güzel örneklerinden biridir. Biri babalık sevincini yaşarken bile vatanı için görevini bırakmayan, diğeri son anına kadar arkadaşıyla omuz omuza duran bu kahramanlar, vatan sevgisinin ne anlama geldiğini göstermişlerdir.
Hasan-Mevsuf Bataryası'nın adı, sadece bir askeri birliğin ismi değil, aynı zamanda fedakarlığın, kahramanlığın ve vatan sevgisinin ölümsüz sembolüdür. Çanakkale'de akan her damla kanın, bugünkü özgürlüğümüzün temeli olduğunu hatırlatan bu hikaye, gelecek nesillere de ilham vermeye devam edecektir.
"Çanakkale geçilmez!" sözü, işte bu gibi kahramanların fedakarlığı sayesinde tarihe geçmiştir.
0 Yorumlar