Giriş: Unutulan Kahramanlar
Türk tarihinin en karanlık dönemlerinden birinde, işgal yıllarında yaşanan acılar ve Millî Mücadele sürecinde Türk kadınının oynadığı rol, maalesef yeterince bilinmiyor. Bu yazıda, o zorlu günlerde kadınlarımızın yaşadıklarını ve Mustafa Kemal Atatürk'ün onlara verdiği değeri ele alacağız.
İşgal Döneminin Acı Gerçekleri
Anadolu'da Yaşanan Dramlar
Mondros Mütarekesi'nin ardından başlayan işgal dönemi, özellikle Anadolu kadınları için korkunç bir süreç olmuştur. Tarihî kaynaklara göre:
Ağva ve Çevre Köylerinde:
- Çanaklı Köyü'nde kadınlar en ağır zulümlere maruz kalmış
- Hacı İsmail Köyü ateşe verilmiş
- Karadere Köyü'nde insanlık dışı muamelelere tanık olunmuş
Diğer Bölgelerdeki Olaylar:
- İmranlar Köyü'nde sistematik saldırılar
- Tekkeler Köyü'nde genç kızlara yönelik işkenceler
- Karamandıra Köyü'nde ailelere yönelik şiddet
Bu olaylar sadece Türk kaynaklarında değil, dönemin yabancı gazetecilerinin de tanıklıklarıyla belgelenmiştir. İsviçreli gazeteci Berthe G. Gaulis'in raporlarında Bilecik için "tecavüze uğramamış genç kız veya kadın kalmamış" ifadeleri yer almaktadır.
Türk Kadınının Direnişi
Tarihi Bir Duruş
İşgal döneminde Türk kadınları sadece kurban olmadı, aynı zamanda tarihi bir direniş sergiledi:
Mebuslar Meclisi'ne Karşı: Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra, erkek milletvekilleri teslim bayrağı çekerken, Türk kadınları gazetelere verdikleri ilanlarla:
"Millî haklarımızı ve ismetimizi koruyacak hükümet ve erkek yoksa, biz varız!"
TBMM'ye Gönderdikleri Dilekçe: "Erkekler vazifesini yapmayacak, dinlerini ve vatanlarını, zevce ve hemşirelerini muhafaza etmeyecek kadar aciz ise, düşmana karşı koymak için bize izin versinler."
Ülke Çapında Örgütlenme
Sultanahmet'ten Kastamonu'ya, Üsküdar'dan Bursa'ya kadar ülkenin her yanında kadınlar:
- "Biz kadınlar bu hak cihadında en önde olacağız" diye haykırdılar
- Vatan savunmasına katılmak için gönüllü oldular
- Erkeklerin gösteremediği cesareti sergilediler
İki Farklı Liderlik Anlayışı
Vahdettin'in Tutumu
Mütareke İstanbul'unda, Türk kadınları işgalci askerlere maruz kalırken, Padişah Vahdettin:
- "İşgal güçleri hangi dinden ve milletten olursa olsun onlara Türk misafirperverliği gösterilmesini" emretti
- Varlığını "Allah'tan sonra işgalci İngilizlere" emanet etti
Mustafa Kemal'in Vizyonu
Atatürk ise bambaşka bir yaklaşım sergiledi:
- "Düşman kaçarken, kadınlarınızı ve çocuklarınızı dağlara ve emin yerlere saklayınız" bildirisi yayınladı
- Sadece kadınların canını ve ırzını korumakla yetinmedi
- Vatanı işgalden kurtarıp, gelecek nesillerin onurlu yaşayacağı bir rejim kurdu
Cumhuriyet'in Kadına Bakışı
Atatürk'ün kadın vizyonu, yaşanan acılardan doğan bir kararlılıkla şekillenmişti:
Temel İlkeler:
- Kadın-erkek eşitliği
- Eğitimde fırsat eşitliği
- Toplumsal yaşamda aktif rol alma
- Politik haklardan yararlanma
Somut Adımlar:
- Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi
- Eğitim olanaklarının genişletilmesi
- Meslek hayatında kadın istihdamının desteklenmesi
Günümüzde Düşündürdükler
Bu tarihî gerçekler ışığında sorulması gereken sorular:
- Tarihî Hafıza: Bu olayları ne kadar iyi biliyoruz?
- Değer Yargıları: Atatürk'ün kadın haklarına verdiği önemin farkında mıyız?
- Toplumsal Bilinç: Cumhuriyet değerlerini yeterince sahiplenebiliyor muyuz?
Sonuç: Unutulmaması Gereken Miras
Türk Kurtuluş Savaşı'nda "büyük hainler" arasında tek bir Türk kadını olmamasının nedeni bellidir. Onlar, yaşadıkları acılarla "işgal"in ne demek olduğunu en iyi bilen kesimdi.
Mustafa Kemal Atatürk, bu kadınların yaşadığı dramları görmüş ve onların hak ettiği saygıyı, özgürlüğü ve eşitliği sağlayacak bir sistem kurmuştu.
Bugün, bu tarihî gerçekleri hatırlamak ve Cumhuriyet değerlerini korumak, hem geçmişe saygımızın hem de geleceğe sorumluluğumuzun bir gereğidir.
Kaynaklar:
- Hâkimiyeti Millîye gazetesi arşivi
- Berthe G. Gaulis'in dönem raporları
- Türk Kurtuluş Savaşı belgeleri
- TBMM Zabıt Ceridesi
0 Yorumlar