Giriş: Büyük Önder'den Türklüğün Tanımı
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatından pek çok anekdot vardır, ancak Türk kimliğini tanımladığı bu hikaye özel bir yere sahiptir. Manevi kızı Afet İnan'ın doktora tezi için yaptığı bu tanımlama, Türk ulusunun özünü en güzel şekilde ortaya koyar.
Hikayenin Arka Planı: İsviçreli Profesörün Merakı
Afet İnan, tarih öğrenimi sırasında İsviçreli ünlü bilim adamı Prof. Eugène Pittard'ın öğrencisiydi. Profesör, doktora tezi konusu olarak öğrencisinden Türk'ü tanımlamasını istediğinde, aslında çok daha büyük bir merakı vardı: En Büyük Türk Atatürk'ün bu konuya nasıl yaklaşacağını öğrenmek istiyordu.
Atatürk'ün Yaklaşımı: Önce Çalışmak, Sonra İncelemek
Afet İnan yardım istediğinde, Atatürk'ün verdiği cevap onun eğitimci kişiliğini de yansıtıyordu: "Önce sen çalış, yazını hazırla; sonra birlikte inceleriz!" Bu yaklaşım, Atatürk'ün sadece bir lider değil, aynı zamanda büyük bir öğretmen olduğunu gösterir.
Tarihi Anın Tanığı: Kurşun Kalemle Yazılan Şaheser
Afet İnan çalışmasını tamamlayıp getirdiğinde, Atatürk sayfaları hızla inceledi ve o unutulmaz sözleri söyledi: "Hele dur! Ver bana bir kâğıt; ben, Türk'ün tanımını sana yapayım!"
Ve kurşun kalemle, doğaçlama bir şekilde, Türk milletinin en güzel tanımlarından birini yazdı.
Atatürk'ün Türk Tanımı: Tabiatla Özdeşleşen Millet
Büyük Önder'in kaleme aldığı tanım, Türk milletini tabiatın güçleriyle özdeşleştiriyordu:
"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu."
7 Bin Yıllık Köklü Tarih
Atatürk, Anadolu topraklarını "7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir" sözleriyle tanımlayarak, Türklerin bu topraklardaki köklü varlığına vurgu yapıyordu.
Tabiatla Bütünleşen Millet
Türk milletinin karakterini anlatırken kullandığı metaforlar dikkat çekicidir:
- Beşik, tabiatın rüzgârlarıyla sallandı
- Çocuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı
- Önce korku, sonra alışma ve benimseme
- En sonunda tabiatla bütünleşme
"Türk Budur": Güç ve Aydınlık Simgesi
Atatürk'ün tanımının doruk noktası şu sözlerdir:
"Türk budur; yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir."
Bu tanım, Türk milletinin:
- Gücünü (yıldırım, kasırga)
- Aydınlatıcılığını (güneş)
- Evrensel etkisini (dünyayı aydınlatan)
ifade eder.
İsviçreli Profesörün Tatmin Olması
Prof. Eugène Pittard'ın merakı bu tanımla giderilmişti. Çünkü Atatürk, sadece akademik bir tanım yapmamış, Türk milletinin ruhunu, karakterini ve tarihsel misyonunu ortaya koymuştu.
Günümüze Yansıyan Anlam
Bu tanım, bugün de geçerliliğini korumaktadır. Türk milleti:
- Zorluklarla mücadele eden
- Değişime uyum sağlayan
- Güçlü iradeye sahip
- Medeniyete ışık tutan bir millettir
Sonuç: Kalıcı Bir Miras
Atatürk'ün kurşun kalemle yazdığı bu satırlar, sadece bir tanım değil, aynı zamanda Türk milletine verdiği bir mesajdır. Bu mesaj, geçmişin gururunu bugüne taşırken, geleceğe dair umut ve sorumluluk da yüklemektedir.
Millet Dergisi'nin 1948 yılındaki bu kaydı, tarihimizin en değerli belgelerinden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Atatürk'ün Türklük tanımı, bugün de ilham vermeye devam etmektedir.
Bu yazı, Millet Dergisi Sayı: 116, 1948, s. 10-11'de yayınlanan orijinal kaynak temel alınarak hazırlanmıştır.

0 Yorumlar