Tarihimizin en zorlu dönemlerinden birinde, bir anne vardı. Oğlunun peşindeki düşmanlarla mücadele ederken, aynı zamanda tüm milletin annelik görevini üstlenen bir kadın: Zübeyde Ana.
İdam Fermanı ve Bir Annenin Dayanıklılığı
1920'li yılların başında, Mustafa Kemal Paşa'ya karşı çıkarılan idam fermanı sadece onu değil, ailesini de hedef aldı. Bu haber Zübeyde Hanım'ı derinden sarstı. Üzüntüden kısmi felç geçiren Zübeyde Ana'nın bacakları tutmaz oldu. Ancak fiziksel acısı, ruhundaki kararlılığı hiçbir zaman sarsamadı.
Sürekli Baskı Altında Yaşam
İşgal kuvvetleri, Mustafa Kemal'in saklandığını bilmedikleri halde, sürekli olarak Zübeyde Hanım'ın evini basıyorlardı. Sarı Ali adlı muhbir, gecesini gündüzüne katarak evi gözetliyordu. Her gelip gideni not ediyor, İngilizlere rapor ediyordu.
Bir annenin evinin bu şekilde sürekli gözetim altında tutulması, o dönemin ne kadar zor şartlarda yaşandığının açık bir göstergesiydi. Ancak Zübeyde Ana, oğlunun davasına olan inancını hiçbir zaman kaybetmedi.
Kermes: Anneliğin En Güzel Örneği
Mayıs 1921'de İstanbul'da yaşanan olay, Zübeyde Ana'nın karakterini en güzel şekilde özetler. Yurtsever kadınların yetimhane yararına düzenlediği kermeste verilen mesaj net ve açıktı: "Milli Mücadelede şehit düşen kahraman babaların evlatlarına sahip çıkıyoruz".
Zübeyde Hanım, felçli bacağını sürükleyerek bu kermese katıldı. Yemenilerle dolu bir masanın başına oturdu ve bizzat satış yaptı. Bu davranışıyla sadece Mustafa Kemal'in annesi değil, tüm şehit çocuklarının annesi olduğunu gösteriyordu.
Sessiz Kahramanlık
Zübeyde Ana'nın hikayesi, Milli Mücadele döneminin sadece cephelerde değil, evlerde de verildiğini gösterir. Bir annenin oğluna olan desteği, aynı zamanda bütün bir millete verilen destekti.
Felçli bacağına rağmen kermese gitmesi, baskılara rağmen direnmesi, sürekli takip edilmesine rağmen davasından vazgeçmemesi... Bunlar sadece bir annenin sevgisi değil, aynı zamanda vatanseverliğin en saf halidir.
Günümüze Işık Tutan Miras
Zübeyde Ana'nın yaşadıkları, bugün bizlere paha biçilmez dersler vermektedir:
- Kararlılık: En zor şartlarda bile inancından vazgeçmemek
- Dayanıklılık: Fiziksel ve psikolojik baskılara rağmen ayakta kalmak
- Vatan Sevgisi: Kişisel çıkarları bir kenara bırakıp milli davayı desteklemek
- Annelik: Sadece kendi çocuğuna değil, tüm vatan evlatlarına sahip çıkmak
Sonuç
Zübeyde Ana, tarihin sayfalarında belki de hak ettiği yeri bulamayan ama Türk milletinin kalbinde taht kuran büyük bir kadındır. Oğlu Mustafa Kemal Atatürk'ün arkasında sarsılmaz bir dağ gibi durmuş, onun davasını kendi davası yapmıştır.
Bugün, bağımsızlığımızın ve cumhuriyetimizin temellerini düşünürken, Zübeyde Ana gibi sessiz kahramanları da hatırlamak ve onlara olan minnettarlığımızı göstermek borçumuzdur.
Ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.
Bu yazı, Milli Mücadele döneminde yaşanan gerçek olaylardan yola çıkarak, Zübeyde Ana'nın fedakarlığını anlatmaktadır. Tarihimizin bu önemli şahsiyetini anmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla kaleme alınmıştır.
0 Yorumlar