1922 yılının sonbaharında, İzmir'in kurtuluşundan bir gün sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ağzından çıkan bu sözler, Türk tarihinin en zarif intikamlarından birini temsil ediyordu.
Mağrur Bir Komutanın Küstahlığı
Yunan Orduları Başkomutanı Hacıanesti, 1922 baharında kendini zirveye çıkmış hissediyordu. Tüm hazırlıklarını tamamlayan bu mağrur komutan, yanında hiç eksik etmediği yabancı gazetecilerle, fotoğrafçılarla ve papazlarla birlikte cepheyi gezmeyi adet edinmişti. Her gezisinde küstahça konuşmalar yapan Hacıanesti, kendisini yenilmez görüyordu.
Son taarruzdan önce gerçekleştirdiği bu gezilerden birinde, cephe mevzilerini inceleyerek İzmir'e dönen Yunan Başkomutanı için özel bir karşılama töreni düzenlenmişti. İzmir Baş Piskoposu Hristotomos tarafından hazırlanan bu törende dini ayinler de yapılmıştı.
Küstahça Bir Soru ve Cevap
Şölenin sonunda yaşanan olay, tarihe geçecek bir anekdotun temelini oluşturdu. Reuters Ajansı muhabiri, Yunan Başkomutanına şu soruyu yöneltti:
"Cepheyi gezdiniz. Mustafa Kemal'i gördünüz mü?"
Bu soruya Hacıanesti'nin verdiği cevap, onun ne denli mağrur olduğunu gösteriyordu:
"Ne? Mustafa Kemal mi? Kim bu adam? Böyle bir komutan tanımıyorum."
Atatürk'ün Sabırlı Bekleyişi
Gazi Mustafa Kemal, bu terbiyesizliği önceden duymuştu. Ancak büyük bir komutanın asaletini gösteren bir tavırla, vereceği cevabı uygun zamana ertelemişti. Çünkü gerçek bir liderin zarafeti, sabırla beklemeyi ve tam zamanında karşılık vermeyi bilir.
Büyük Zafer ve Zarif İntikam
9 Eylül 1922'de o beklenen gün geldi. Son Yunan kuvvetleri İzmir Körfezi'nin sularına gömülmüştü. 20. yüzyılın en büyük zaferlerinden birinin mimarı olan Türk Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa, tarihi intikamını alma zamanının geldiğini biliyordu.
10 Eylül 1922 günü, çevresindeki Reuters Ajansı'nın aynı muhabirine, kendisine yakışan zarif bir gülümsemeyle şu soruyu yöneltti:
"İki haftadır cephedeyim. Her tarafta Hacıanesti'yi arıyorum. Gördünüz mü?"
Büyük Liderin Zarafeti
Bu olay, Atatürk'ün sadece askeri dehasını değil, aynı zamanda karakterindeki zarafeti ve ölçülülüğü de göstermektedir. Büyük komutanlar, zaferlerini küstahçayla değil, asaletle ilan ederler.
Hacıanesti'nin mağrur sorusu karşısında gösterdiği sabır ve zafer sonrası verdiği zarif cevap, Gazi Mustafa Kemal'in büyüklüğünün en güzel örneklerinden biridir. Bu anekdot, sadece bir askeri zaferin değil, karakterin zaferinin de hikayesini anlatır.
Tarihin Dersleri
Bu tarihi olay bize gösteriyor ki:
- Mağrurluğun sonu hüsrandır
- Sabır ve kararlılık en büyük silahlardır
- Gerçek zafer, hem askeri hem de ahlaki üstünlükle kazanılır
- Büyük liderler, zaferlerini bile zarafetle ilan ederler
General Asım Gündüz'ün anılarında yer alan bu hikaye, Türk tarihinin en güzel sayfalarından birini oluşturmaya devam ediyor.
Bu yazı, General Asım Gündüz'ün anılarından alınan 10 Eylül 1922 tarihli İzmir hatıralarına dayanmaktadır.
0 Yorumlar