Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Einstein'ın Atatürk'e Yazdığı Mektup: İnsanlık Tarihinin Unutulmaz Diplomatik Talebi

Tarihin en büyük fizikçilerinden Albert Einstein'ın, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e yazdığı mektup, hem bilim dünyası hem de diplomasi tarihi açısından oldukça önemli bir belgedir. 1933 yılında yaşanan bu olaylar, Nazi Almanyası'nın bilim insanlarına uyguladığı baskılar karşısında Einstein'ın insani duruşunu ve Atatürk'ün vizyoner liderliğini gözler önüne sermektedir.

Nazi Baskısı Altındaki Bilim İnsanları

1933 yılında Berlin Üniversitesi'nde ders veren Albert Einstein, Nazi rejiminin artan baskısı nedeniyle Paris'e taşınmak zorunda kalmıştı. Ancak sorun sadece Einstein ile sınırlı değildi. Almanya'da bulunan onlarca Yahudi profesör ve doktor, güvenli bir sığınak arayışı içindeydi.

İşte tam bu kritik dönemde, 17 Eylül 1933 tarihinde Einstein imzalı bir mektup, OSE (Société de Secours aux Enfants) Dünya Birliği aracılığıyla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı'na ulaştı.

Einstein'ın Atatürk'e Yazdığı Tarihi Mektup

Einstein'ın "Ekselansları" hitabıyla başlayan mektubunda, 40 profesör ve doktorun Türkiye'de bilimsel çalışmalarına devam etmelerine izin verilmesi talep ediliyordu. Mektupta, bu bilim insanlarının:

  • Geniş tecrübe ve bilgi sahibi olduğu
  • Yeni ülkelerinde son derece faydalı olabilecekleri
  • Bir yıl süreyle ücretsiz çalışmaya hazır oldukları

vurgulanıyordu.

Einstein mektubunda, "Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum" ifadelerine yer vermişti.

İsmet İnönü'nün Resmi Cevabı

Mektubu okuyan dönemin Başbakanı İsmet İnönü, konuyu Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey ile değerlendirdi. 14 Kasım 1933 tarihinde Einstein'a gönderilen resmi cevapta, teklifin mevcut yasal mevzuata göre uygun olmadığı belirtildi.

İnönü'nün cevabında:

  • Türkiye'nin zaten 40'tan fazla yabancı profesör istihdam ettiği
  • Bu kişilerin benzer politik şartlar altında bulunduğu
  • Çok hassas bir kültürel denge oluşturulmaya çalışıldığı

gerekçeleriyle talep reddedilmişti.

Atatürk'ün Vizyoner Kararı

Resmi ret cevabına rağmen, Mustafa Kemal Atatürk bu konuda farklı bir tutum sergiledi. Başbakan ve Bakanlar Kurulu'nun muhalefetine karşın, Einstein'ın talep ettiği 40 değil, tam 190 Alman bilim insanının Türkiye'ye kabulüne karar verdi.

Bu karar, Atatürk'ün:

  • İnsani değerlere verdiği önemi
  • Bilime ve eğitime bakış açısını
  • Uluslararası vizyonunu

açıkça ortaya koyuyordu.

Dolmabahçe'deki Unutulmaz Buluşma

Atatürk, bu bilim insanlarını Dolmabahçe Sarayı'nda İran Şahı şerefine verilen bir ziyafete davet etti. Her biriyle tek tek görüşerek "hoş geldiniz" diyerek onları karşıladı.

Bu davette ilginç detaylar da yaşandı:

  • Profesör Alfred Kantorowicz, İran Şahının dişlerini tedavi etti
  • Göz hekimi Joseph Igersheimer, şah için yeni gözlük reçetesi yazdı

Türk Eğitim Sistemi İçin Büyük Kazanım

Bu bilim insanlarının Türkiye'ye gelişi, ülkenin eğitim ve bilim alanında büyük bir dönüşüm yaşamasına neden oldu. Özellikle üniversiteler ve tıp fakülteleri, bu deneyimli akademisyenlerin katkılarıyla çağdaş eğitim standartlarına ulaştı.

Sonuç: İnsanlık ve Vizyon Birlikteliği

Einstein'ın Atatürk'e yazdığı mektup ve sonrasında yaşananlar, hem bilim tarihi hem de diplomasi açısından önemli bir örnek teşkil eder. Bu olay:

  • Einstein'ın sadece bir bilim insanı değil, aynı zamanda büyük bir insani değerlere sahip kişi olduğunu
  • Atatürk'ün ülkesini çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarma kararlılığını
  • Türkiye'nin zor dönemlerde bile insani değerleri ön planda tuttuğunu

göstermektedir.

Bu tarihi olay, günümüzde de bilim insanlarına ve eğitime verilen önemin ne kadar kritik olduğunu hatırlatmaktadır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar