Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

SEKA Kağıt Fabrikası: Türkiye'nin Kaybettiği Endüstriyel Miras ve Mehmet Ali Kağıtçı'nın Fedakarlık Hikayesi

Giriş: Bir Zamanlar Kendi Kağıdımızı Üretiyorduk

Günümüzde kitaplarımızın sayfalarını çevirirken, gazeteleri okurken ya da bir not defteri satın alırken ne kadar az düşünüyoruz kağıdın nereden geldiğini. Bugün Türkiye'de kullandığımız kağıdın neredeyse tamamı ithal ediliyor. Oysa bir zamanlar, tam 88 yıl önce, bu ülkede modern kağıt endüstrisinin temellerini atan bir fabrika vardı: SEKA.

6 Kasım 1936'da İzmit'te kapılarını açan bu fabrika, sadece bir üretim tesisi değildi; bir idealin, bir vizyonun ve bir adamın hayalinin somut hali idi. Bu adamın adı Mehmet Ali Kağıtçı'ydı.

Mehmet Ali Kağıtçı: Soyadını Mesleğinden Alan Visyoner

Erken Yaşam ve Eğitim Serüveni

1899 yılında Heybeliada'da doğan Mehmet Ali Kağıtçı, Osmanlı İmparatorluğu'nun zorlu günlerinde dünyaya geldi. İlkokulu doğduğu adada tamamladıktan sonra eğitim hayatı İstanbul'da devam etti. İstanbul Erkek Lisesi'nde orta öğrenimini tamamlayan genç Mehmet Ali, 1922'de İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nden kimyager olarak mezun oldu.

Ancak onun asıl hedefi farklıydı. Kimyagerlik diplomasına ek olarak Mineroloji ve Matematik Jeneral sertifikaları da alan Kağıtçı, gözlerini Avrupa'ya çevirmişti. Amacı: kağıt endüstrisini öğrenmek ve Türkiye'ye getirmekti.

Avrupa'da Uzmanlaşma Yılları

1925 yılında Almanya'ya giden Mehmet Ali Kağıtçı, bir yıl sonra Fransa'ya geçti. Burada selüloz ve kağıt fabrikalarında pratik deneyim kazandıktan sonra Grenoble Üniversitesi Kağıtçılık Enstitüsü'ne kaydoldu. Bir yıl sonra okulunu birincilikle bitirerek "kağıt mühendisi" ünvanını aldı.

Bu başarısının ardından önüne çok cazip teklifler geldi. Fransa'nın önde gelen şirketleri onu istiyor, Orta ve Kuzey Avrupa kartelleri Türkiye'ye dönmemesi için ikna etmeye çalışıyordu. Hatta konsolosluklar aracılığıyla sürekli teklifler alıyordu.

Vatan Aşkı Tüm Teklifleri Geride Bıraktı

Çevresindeki herkes "Bu teklifleri kabul et, Türkiye'de değerin bilinmez" derken, Mehmet Ali Kağıtçı farklı düşünüyordu. Onun aklında sadece bir ideal vardı: Türk kağıt sanayisini kurmak.

Tüm cazip teklifleri kibarca reddeden Kağıtçı, 1928'de Türkiye'ye döndü. Artık soyadı da belli olmuştu: Kağıtçı.

SEKA'nın Doğuşu: İdealizmin Sanayiye Dönüşümü

Zorlu Başlangıç

Kağıtçı'nın Türkiye'ye dönüşü kolay olmadı. İlk başta projesi için destek bulmakta zorlandı. Ancak Vakit Gazetesi'nin de desteğiyle kamuoyunda farkındalık yaratmaya başladı.

Başlangıçta baskılar sonucu iptal edilen ihaleler ve engellemeler yaşansa da, Kağıtçı pes etmedi. Nihayet Celal Bayar'ın desteğiyle 10 Temmuz 1934'te kağıt sanayisinin kurulması için kararname yayınlandı.

İzmit'te Temellerin Atılışı

İlk fabrikanın yeri belirlendi: İzmit. 14 Ağustos 1934'te fabrikanın temelleri dönemin Başbakanı İsmet İnönü tarafından atıldı. Proje artık hayata geçiyordu.

İki yıl süren yoğun çalışmanın ardından, 6 Kasım 1936'da İzmit Kağıt Fabrikası (Sümerbank Selüloz Kağıt Sanayi) kapılarını açtı. 18 Nisan 1976'da ilk Türk yapımı kağıt sayfasını Mehmet Ali Kağıtçı'nın eline aldığı an, tarihi bir andı.

SEKA'nın Altın Yılları ve Genişlemesi

İkinci Fabrika: Balıkesir

İzmit fabrikasının başarısının ardından ikinci fabrika projesi başlatıldı. 1981 yılında Balıkesir'de ikinci fabrika açıldı. Bu fabrikanın maliyeti 198 milyon dolardı - o dönem için oldukça büyük bir yatırım.

Kağıtçı, fabrikanın kuruluşundan açılışına kadar her detayla yakından ilgilendi ve 1936'da fabrikanın müdürü olarak atandı.

Politik Engeller ve Haksız Uzaklaştırma

Ne yazık ki başarı her zaman takdir görmez. Celal Bayar'ın başbakanlıktan ayrılmasıyla Kağıtçı'nın en önemli destekçisi kalmamıştı. Fabrikanın kapasitesinin yetersiz olduğu yönünde çıkarılan söylentiler ve politik baskılar artmaya başladı.

1941 yılında Mehmet Ali Kağıtçı, tamamen politik nedenlerle görevinden uzaklaştırıldı. Bu karar hem adaletsizdi hem de mantıksızdı.

Uluslararası Tanınırlık

Kağıtçı'nın uzmanlığı o kadar biliniyordu ki, yerine Norveçli uzman getirmek istediklerinde, Norveç konsolosluğu "Mehmet Ali Kağıtçı yaşıyor mu?" diye sordu. Bu durumun mantıksızlığını anlayamayan Norveçliler işten çekildiler.

Sonunda Fransa'dan M. Raoul adlı uzman getirildi. İlginçtir ki bu kişi, Kağıtçı'nın Fransa'da eğitim gördüğü okuldan sınıf arkadaşıydı. Fransız uzman, arkadaşının yerini alacak olmasından rahatsız oldu ve dönemin İşletmeler Bakanı'na durumu sordu.

Bakanın cevabı çok dürüsttü: "Evet, Mehmet Ali Kağıtçı'nın bu işi başardığını halen de ıslah edip tekamüle kavuşturacağını biz de biliyoruz. Fakat parti mülahazaları, onu fabrikaların umum müdürlüğüne getirmemize engel teşkil ediyor."

SEKA'nın Trajik Sonu

Özelleştirme Süreci

1998 yılında SEKA kağıt fabrikaları özelleştirme kapsamına alındı. Bu süreç, Türk sanayii için büyük bir kayıp olacaktı.

198 milyon dolara mal olan Balıkesir fabrikası, 2003 yılında sadece 1.1 milyon dolara Albayraklar'a satıldı. Bu rakam, fabrikanın gerçek değerinin yanında gülünç kalıyordu.

Hukuki Mücadele

Danıştay bu karara itiraz etti ve bu rakama özelleştirilemeyeceğini belirtti. Karar tam 5 kez iptal edildi. Ancak Albayraklar fabrikayı iade etmedi. 9 yıl sonra yapılan yasal düzenlemeyle karar Bakanlar Kurulu'na bırakıldı ve fabrika Albayraklar'a verildi.

Fabrikaların Kapatılması

Kararın ardından fabrikalar kapatıldı. İzmit'teki fabrikada ise özelleştirmeye karşı direniş gösterildi. Selüloz-İş sendikası örgütlenen eylemler yaptı, ancak fabrika 2005 yılında kapatıldı.

Mehmet Ali Kağıtçı'nın Hayatının Devamı

Görevinden uzaklaştırılan Kağıtçı, kağıtçılıktan hiçbir zaman kopmadı. 1942'de İstanbul Belediye Kimyahanesi Müdürlüğü'ne atandı. 1945'te İstanbul Teknik Üniversitesi'nde kağıtçılık dersleri vermeye başladı.

1964'te emekli olsa da çalışmalarını sürdürdü ve çeşitli kitaplar yazdı. 1 Ekim 1982'de Heybeliada'da, doğduğu yerde vefat etti.

SEKA'nın Bugünkü Durumu ve Miras

Müze Olarak Yaşam

İzmit'teki SEKA alanı, 2016'da Türkiye'nin ilk, dünyanın en büyük kağıt müzesi olarak kapılarını açtı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından park olarak düzenlenen alan, artık bu önemli endüstriyel mirasın anısını yaşatıyor.

Günümüzdeki Kağıt İthalatı Sorunu

Bugün Türkiye'deki kağıt talebi tamamen ithalat ile karşılanıyor. Döviz kurlarındaki yükselişle basılı yayın yapan kurumlar büyük sıkıntı yaşıyor. Bu durum, SEKA'nın kapatılmasının ne büyük bir hata olduğunu gözler önüne seriyor.

Sonuç: Kaybedilen Fırsat ve Ders Alınması Gerekenler

SEKA'nın hikayesi, sadece bir fabrikانın hikayesi değil; bir ülkenin sanayileşme mücadelesinin, bir vizyonerin fedakarlığının ve politik kararların endüstriyel mirası nasıl yok edebildiğinin hikayesi.

Mehmet Ali Kağıtçı'nın idealizmi ve fedakarlığı bugün bile örnek alınmaya değer. Yurt dışındaki cazip teklifleri reddeden, ülkesinin kalkınması için çalışan bu vizyon sahibi mühendis, ne yazık ki hak ettiği değeri göremedi.

SEKA'nın kapatılması, Türkiye'nin endüstriyel bağımsızlık mücadelesindeki en büyük kayıplardan biri olarak tarihe geçti. Bugün kağıt ihtiyacımızı karşılamak için harcadığımız döviz, bir zamanlar SEKA'nın ürettiği ürünlerle ülke içinde kalabilirdi.

Bu hikaye bize şunu öğretiyor: Endüstriyel miras sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir değerdir. Ve gerçek vatanseverlik bazen, şahsi çıkarları bir kenara bırakıp ülkenin geleceği için çalışmaktan geçer.

Mehmet Ali Kağıtçı ve SEKA, Türk sanayii tarihinin unutulmaması gereken simgeleridir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar