Karadeniz'in Kahramanları: İnebolu'nun Tarihi Rolü
Türk Kurtuluş Savaşı'nın yazılmamış sayfalarında, Karadeniz kıyısındaki küçük bir liman şehri olan İnebolu'nun adı altın harflerle yazılıdır. Bu tarihi liman kenti, sadece coğrafi konumuyla değil, halkının gösterdiği eşsiz cesaret ve fedakarlıkla milli mücadelemizin vazgeçilmez bir parçası olmuştur.
Stratejik Konumun Getirdiği Sorumluluk
1921 yılında İnebolu, Türkiye'nin en önemli ticaret merkezlerinden biriydi. Ancak bu özelliği, Kurtuluş Savaşı yıllarında şehri stratejik bir noktaya dönüştürdü. İstanbul'dan ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden gelen silah ve cephane yardımları, İnebolu Limanı üzerinden Anadolu'ya ulaşıyordu.
Bu durum, düşman kuvvetlerinin de dikkatini çekti. Yunan donanması, Karadeniz'deki üstünlüğünü kullanarak İnebolu İskelesini kontrol altına almaya çalıştı. Ancak bu girişimler başarısız olunca, daha sert önlemler almaya karar verdiler.
9 Haziran 1921: Kahramanlığın Doğduğu Gün
9 Haziran 1921 tarihinde, Yunan donanmasının Panter ve Kılkış adlı iki zırhlısı İnebolu açıklarında belirdi. Şehrin ileri gelenlerine verilen ültimatom netti: İki saat içinde tüm silah ve cephaneler teslim edilecekti.
Ancak İnebolulular, bu tehdide boyun eğmeyi reddetti. Daha da önemlisi, Yunan gemilerinin yaklaştığı haberi önceden alınmış ve değerli cephane yükleri güvenli bölgelere taşınmaya başlanmıştı. İkiçay Mevkii'ne ve tepelerin arkasındaki güvenli bölgelere saklanan bu malzemeler, düşman saldırısından korunmuştu.
Bombalama ve Direniş
Yunan gemilerinin açtığı ateş, İnebolu'yu saatlerce bombaladı. Ancak bu saldırılar amacına ulaşamadı. Önceden alınan tedbirler sayesinde, milli mücadeleye destek olan malzeme akışı kesintisiz devam etti.
Bu kahramanlık, sadece o gün yaşananlarla sınırlı kalmadı. İnebolu halkı, tüm Kurtuluş Savaşı boyunca bu fedakarlığını sürdürdü.
Eşi Görülmemiş Bir Lojistik Ağ
İnebolu'nun gerçek kahramanlığı, bombalamaya göğüs germekle sınırlı değildi. Şehir halkı, yaşlı-genç, kadın-erkek, çocuk-yetişkin demeden eşsiz bir dayanışma örneği sergiledi.
İstanbul'dan gelen silah ve cephaneler önce teknelerle İnebolu'ya, oradan da mavnalarla sahile çıkarılıyordu. Bu kutsal emanetler, elden ele, omuzlarda ve kağnılarla taşınarak İnebolu-Küre-Seydiler-Kastamonu güzergahı üzerinden Ankara'ya ulaştırılıyordu.
Türkiye'nin İlk "Yiğit" İlçesi
Bu eşsiz hizmetler karşılıksız kalmadı. 1924 yılında İnebolu, İstiklal Madalyası alan ilk ve tek ilçe olma ayrıcalığını kazandı. Üstelik Atatürk'ün önerisiyle TBMM tarafından "Yiğit" unvanıyla onurlandırıldı.
Ancak İnebolulular, bu unvanı kullanmayı tercih etmediler. "Bizler her Türk evladının yapacağı gibi vatani görevimizi yaptık, her Türk yiğittir, farkımız yoktur" anlayışıyla hareket ederek, alçakgönüllülüklerini bir kez daha gösterdiler.
Kayıkçıların Altın Madalyası
İnebolu Mavnacılar Loncası'na verilen Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası, aslında tüm İnebolu halkına armağan edilmiş bir onurdu. 11 Şubat 1924 tarihinde TBMM'nin 99. oturumunda alınan 66 numaralı kanunla kayıkçılar bu madalyayla onurlandırıldı.
Bu ödül, sadece kayıkçıların değil, o zorlu günlerde omuz omuza mücadele eden tüm İnebolu halkının kahramanlığının tanınması anlamına geliyordu.
9 Haziran: İnebolu Kahramanlık Günü
Bugün 9 Haziran, İnebolu Kahramanlık Günü olarak anılmaktadır. Bu özel gün, sadece bir bombalamayı hatırlamak için değil, bir milletin bağımsızlık mücadelesindeki eşsiz dayanışmasını ve fedakarlığını gelecek nesillere aktarmak için kutlanmaktadır.
Sonuç: Unutulmayan Miras
İnebolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki rolü, büyük kahramanlıkların sadece savaş meydanlarında değil, liman işçilerinin, kayıkçıların ve sıradan vatandaşların günlük fedakarlıklarında da yaşandığını göstermektedir.
Bu küçük Karadeniz şehri, Türk milletinin bağımsızlık ruhunun ne denli güçlü olduğunun canlı bir kanıtıdır. İnebolu'nun öyküsü, vatanseverliğin en saf halinin nasıl yaşandığını gösteren eşsiz bir tarih dersidir.
Bu yazı, Türk Kurtuluş Savaşı'nın az bilinen kahramanlarından İnebolu ve halkının fedakarlıklarını anmak amacıyla hazırlanmıştır. Tarihimizin bu değerli sayfalarını gelecek nesillere aktarmak, hepimizin sorumluluğudur.
0 Yorumlar