Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'na Girişi: Mecburiyet mi, Seçim mi?

Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin Almanya yanında yer alması, tarih kitaplarında genellikle yanlış bir karar olarak sunulur. Ancak arşiv belgeleri ve dönem kaynaklarına dayalı araştırmalar, bu görüşün yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Osmanlı'nın savaşa girişi bir "çılgınlık" değil, aksine kaçınılmaz bir mecburiyetti.

1877-1878 Savaşı Sonrası Değişen Dengeler

Osmanlı-Rus Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte Avrupa'daki güç dengeleri Osmanlı aleyhine değişti. Bu tarihten sonra İngiltere ve Fransa'nın geleneksel Osmanlı koruma politikası sona erdi. Artık bu güçler, Rusya ve İtalya ile birlikte "hasta adam" olarak adlandırdıkları Osmanlı mirasını paylaşma planları yapıyorlardı.

1908-1918 yılları arasında yapılan gizli antlaşmalar, bu planların ne kadar detaylı hazırlandığını gösteriyor. Avrupa güçleri, Osmanlı topraklarını aralarında bölüştürmeyi çoktan kararlaştırmışlardı.

İttihat ve Terakki'nin Diplomasi Arayışları

Savaşın başlarında Osmanlı'yı yöneten İttihat ve Terakki Partisi, tüm seçenekleri değerlendirdi. Hatta İngiltere, Fransa ve Rusya ile yakınlaşma girişimlerinde bulundular. Ancak bu çabalar sonuçsuz kaldı.

İngiltere'nin tutumu özellikle dikkat çekiciydi. Osmanlı'nın parasını ödediği iki savaş gemisini bile teslim etmeyi reddediyordu. Bu durum, İngiltere'nin Osmanlı'ya karşı dostane niyetlerinin olmadığının açık göstergesiydi.

Emperyalist Saldırının Kaçınılmazlığı

Tarihî belgeler, Osmanlı Devleti'nin savaşa girmese bile emperyalist bir saldırıya uğrayacağının kesin olduğunu gösteriyor. Özellikle İngiliz emperyalizmi, stratejik hedeflerini gerçekleştirmek için kararlıydı:

  • Petrol kaynakları: Kuzey Mezopotamya'daki zengin petrol yatakları
  • Stratejik geçitler: İstanbul ve Çanakkale Boğazları
  • Ticaret yolları: Ortadoğu ve Kafkas enerji hatları

İngilizlerin Erken Hazırlıkları

İngilizlerin ne kadar hazırlıklı olduklarını gösteren somut bir örnek, Mezopotamya operasyonudur. İngiltere'nin Hindistan İstila Gücü:

  • 15 Ekim 1914'te yola çıktı
  • 25 Ekim 1914'te Bahreyn'e ulaştı
  • Bu tarihte Osmanlı henüz resmen savaşa girmemişti

Bu durum, İngilizlerin Osmanlı topraklarına yönelik askeri planlarını çok önceden hazırladığını kanıtlıyor.

Sonuç: Tarihî Gerçekleri Yeniden Değerlendirmek

Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girişi, dönemin şartları içinde değerlendirilmelidir. Savaşa girmek ya da girmemek, sonucu değiştirmeyecekti. Çünkü Avrupa güçleri, Osmanlı'yı parçalama ve paylaşma kararını çoktan vermişlerdi.

Bu tarihî gerçek, o dönemin yöneticilerinin aldığı kararların sadece kötü niyetten kaynaklanmadığını, aksine zorlu koşullar altında ülkeyi koruma çabasının bir ürünü olduğunu gösteriyor.

Tarihimizi doğru anlamak için, olayları döneminin şartları içinde ve objektif bir bakış açısıyla değerlendirmek gerekiyor. Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'na girişi de bu perspektifle incelendiğinde, farklı bir tablo ortaya çıkıyor.


Bu yazı, Mim Kemal Öke'nin "Musul Meselesi Kronolojisi" ve Sinan Meydan'ın "Cumhuriyet Tarihi Yalanları" eserlerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar