Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Mahmut Cantekin'in "Acıyaman Değil Adıyaman" Şiiri: Deprem Trajedisinin Şiirsel Tanığı

Mahmut Cantekin - Adıyaman Değil Acıyaman Şiiri

Yaz tarih yaz,
Taş yağdı başımıza taş,
Üstümüzde tonlarca enkaz,
Yedinci gün gözümüz hala yolda,
Yan tarafımızda kurtuldu bir can,
Binlerce can aldı ayaz…

Yaz tarih yaz,
İlk üç gün top oynadı in cin,
Öldük çoluk çocuk öldük,
Bir bir değil bin bin öldük,
Morglar yetmedi bize,
Koridorlar bahçeler mesken kefensize...

Yaz tarih yaz,
Enkazda üşüdük inledik,
İş değil nutuk dinledik,
Adıyaman olmuş dümdüz,
Yüzsüzlerde kızarmıyor yüz,
Utanmıyor sıkılmıyor namussuz…

Yaz tarih yaz,
Acıyaman oldu adımız,
Nemrutta yankılanır feryadımız,
Vicdanlı canlar enkazımızda çaresiz,
Kaç ayda toplanır paremiz,
Gayrı kapanmaz yaramız…

12 ŞUBAT 2023 PAZAR - ERDEMLİ / MERSİN

Mahmut Cantekin

Yayın Tarihi: 12 Şubat 2023 | Yazar: Mahmut Cantekin | Kategori: Edebiyat, Sosyal Yorumlar


Giriş: Bir Şairin Öfkeli Çığlığı

2023 yılının başında Türkiye'yi sarsan ve on binlerce insanın hayatını alan deprem felaketinde, pek çok sanatçı gibi yazar Mahmut Cantekin da sesini yükseltti. "Acıyaman Değil Adıyaman" adlı şiiri, bu büyük trajedinin edebiyata yansıyan, çiğ ve dürüst bir tanığıdır. Cantekin'in kalemi, kolay teselliler yerine, acının gerçek boyutlarını sayfaya dökmüştür.


Şiirin İlk İzlenimi: "Yaz Tarih Yaz" Çağrısı

Mahmut Cantekin'in şiiri, "Yaz tarih yaz" refreniyle başlar ve bu cümle, metnin en güçlü anlamsal katmanlarından birini oluşturur. Şair, bu dönememi unutulmamaz kılmak için yapılan bir çağrı yapmaktadır. Tarih yazması istenen sadece kronolojik olaylar değildir; aynı zamanda acı, çaresizlik ve insani dramadır.

Her dörtlükte tekrarlanan bu refren, bir nöbetçinin uyarısı gibi davranır. Sanki Cantekin, okurun dikkatini çekmeye ve "bunu unutmayın" deme çabasındadır. Bu tekrar, şiire liturgik bir nitelik kazandırırken, aynı zamanda artan bir öfkenin sinyali olarak da işler.


Felaket Anında: Ölüm ve Enkaz

Şiirin ikinci bölümü, fiziksel yıkımın ve insani trajedinin en acı ayrıntılarıyla ilgilenir. "Üstümüzde tonlarca enkaz" gibi maddeci imgeler, okuru deprem anının orta yerinde bırakır. Cantekin, modern tasvirleme teknikleri yerine, sensoryal ve duygusal dili tercih eder.

"Yedinci gün gözümüz hala yolda" dizesi, hem sağ kalanların çaresizliğini hem de hayatta olup bitenlerin belirsizliğini ifade eder. Imdadı bekleme süresi, her saatin bir yıl gibi hissedilir. "Kurtuldu bir can" ile karşı karşıya kalırken, "binlerce can aldı ayaz", doğal güçlerin insanın önünde ne kadar güçsüz olduğunu ortaya koyar.


Ölümlerin Ağırlığı: Sayılar Değil, Hisler

Mahmut Cantekin, özgür şiir tekniğini kullanarak ölümleri rakamlara indirgemez. "Çoluk çocuk öldük, bir bir değil bin bin öldük" dizesiyle, ölümlerin çoğalmasının içeriği vurgulanır. Morgların yetersizliği, cesedlerin koridorlara ve bahçelara serilmesi gibi imgeler, felaketin sadece istatistik olmadığını, insani bir trajedisi olduğunu gösterir.

"Koridorlar bahçeler mesken kefensize" satırı, şiirin belki de en çarpıcı dizesidir. Yaşlı insanlar, çocuklar ve aileler için uygun bir gömme yerinin bile olmayışı, trajedinin derinliğini, sistemin başarısızlığını açıkça ortaya koymaktadır.


Utanç, Suçluluk ve Sorumluluğun Yokluğu

Şiirin üçüncü bölümü, sosyal ve siyasi bir eleştiri katmanı ekler. "Adıyaman olmuş dümdüz" denilirken, Cantekin sadece fiziksel yıkımdan değil, toplumsal yapıda açılan boşluklardan bahseder. "Yüzsüzlerde kızarmıyor yüz, utanmıyor sıkılmıyor namussuz" dizeleri, sözünü ettiği kişilerin kimler olduğu konusunda açık bir işaret olarak okunabilir.

Bu satırlar, felaket sonrası yapılan açıklamalar, yetersiz müdahaleler ve tepekilen yaraları avucuna almayan yöneticilere karşı söylenmiş gibi çıkar. Şair, insanların ızdırap çekerken diğer taraftan boş söz ve söylemlerin düzüldüğünü gözlemler.


Adıyaman'dan Acıyaman'a: Sözel Bir Döngü

Şiirin adı ve sonraki bölümü, Türkçe dilin inceliklerinden yararlanarak çarpıcı bir etki yaratır. "Acıyaman oldu adımız" satırıyla başlayan dördüncü bölüm, şehrin adını değiştirir. Bu söz oyunu, sadece hafif bir ipucu değil, trajedinin şehrin kimliğini değiştirme derecesindeki etkisini ortaya koyar.

"Nemrutta yankılanır feryadımız" dizesi, ötekiyle iletişim kurma çabasının, çığlıkların yeterli olmayışını anlatır. Cantekin, acının ve feryadın dünyadaki dalgalanmasını evrensel bir dileme dönüştürür.


Yaraların Kapanmayacağı

Şiirin son dizesi, "Gayrı kapanmaz yaramız", trajedinin kalıcılığını ve uzun süreli etkisini ortaya koyar. Fiziksel enkaz belki temizlenebilir, yaraların kapanması ise kuşkulu görünür. Cantekin, Adıyaman ve çevresinin sadece fiziksel değil, psikolojik ve sosyal olarak da derin yaralar aldığını belirtir.

Bu cümle, müteakip aylarda ve yıllarda yapılması gereken psikolojik destek, adalet ve hesap verilebilirlik konularının ne kadar önemli olduğunu ima eder.


Sonuç: Edebiyatın Sosyal Tanıklığı

Mahmut Cantekin'in "Acıyaman Değil Adıyaman" şiiri, sadece bir ağıt olmaktan öte, sosyal ve siyasi bir dokümanter işlevi görmektedir. Şair, bir felaket anında edebiyatın ne yapabileceğini göstermiş, hissiyatın şiddeti ve dönememi tanıklığı etmektedir.

Cantekin'in bu metni, Türkiye'nin deprem sonrası yaşadığı travmanın edebiyat tarihi açısından önemli bir eseridir. Zamanla, bu şiir, 2023 depreminin insani yönünü anlayan ve hisseden her okur için bir referans kaynağı haline gelecektir.


Kaynakça ve Referans:

  • Mahmut Cantekin'in kişisel blog sayfası
  • 12 Şubat 2023 - Türkiye Deprem Olayları

Bu yazı, edebiyat tutkunları ve sosyal meseleler hakkında derinlemesine bilgi almak isteyen okurlar için hazırlanmıştır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar