Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Atatürk'ün Son Günleri: 8 Kasım 1938'de Yaşananlar

8 Kasım 1938 Salı günü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatının en kritik günlerinden biriydi. Akşam saat 19.00'da başlayan ve artık geri dönüşü olmayan ikinci ağır koma, modern Türkiye'nin mimarının yaşamının son saatlerini başlatmıştı.

Sağlık Durumundaki Ani Bozulma

8 Kasım günü saat 18.30'da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tarafından yayımlanan resmi bildiride durumun ciddiyeti açıkça ifade ediliyordu: "Bugün saat 18.30'da hastalık birdenbire normal seyrinden çıkarak şiddetlenmiş ve sıhhi vaziyetleri yeniden ciddiyet kazanmıştır."

Bu bildiri, Atatürk'ün sağlık durumunun gittikçe kötüleştiğinin resmi itirafı niteliğindeydi.

7-8 Kasım Gecesi: Son Saatler Yaklaşırken

Atatürk'ün hastalığı boyunca tutulan "Müsahade Defteri" o geceyi tüm detaylarıyla kayıt altına almıştı. Gece yarısı etrafındakileri tanıyamaz hale gelen Atatürk, saat 02.10'da uyandığında yakın dostu Bay Rıdvan'ı çağırdı.

"Hayret Monşer" diyerek uyuyamadığından şikâyet etti. Art arda iki sigara istedi, ancak ikincisinin sadece yarısını içebildi. "Beni gezdir", ardından "Beni sağ tarafıma yatır" talimatlarını verdi.

Sabah Saatlerinde Belirsizlik

Sabah 06.00'da uyanışında süt verildi. Denizde duyduğu bir motor sesini sorguladı ve tekrar uykuya daldı. Saat 07.40'ta Rıdvan'ı çağırdığında bir şeyler istemek istiyordu ancak kelimelerini bulamıyordu. Bu durum, hastalığın ilerlemesinin açık bir işaretiydi.

Çay istedi, ardından kaldırılmak istediğini belirtti. Gözleri açıktı ama dalgındı. Bir şeyler söylemek istiyor, ancak kelimeleri bir türlü bulamıyordu. Nihayetinde saat 10.00'da verilmek üzere poriç istediği anlaşıldı.

8 Kasım Günü: Son Yirmi Dört Saat

O gün Atatürk'ün aldığı gıdalar şöyle sıralanıyordu:

  • 06.00: Altı kaşık sütlü kahve
  • 08.30: Beş kaşık sütlü çay
  • 11.00: Biraz yulaf unundan poriç
  • 13.00: Altı kaşık süt
  • 15.10: Biraz çorba
  • 17.15: Dört kaşık elma suyu

Kritik An: Saat 18.35

Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak'ın anlatımları o anları gözler önüne seriyor: Saat 18.35'te telefon çaldı, Atatürk'ün fenalaştığı bildirildi. Telasla özel daireye koşan Soyak, Kılıç Ali'yi yatak odasının kapıları arasında buldu.

İçeri girdiğinde gördüğü manzara son derece acı verici idi. Atatürk yatağın ortasında oturmuş, ellerini yanlara dayamış, sürekli öğürüyor ve "Allah kahretsin" diye söyleniyordu. Ara sıra koyu kahverengi pıhtılaşmış kan çıkarıyordu.

Son Sözler

Nöbetçi doktor Abravaya ve Prof. Neşet Ömer İrdelp ilaçlar enjekte ediyor, bir yandan da buz parçaları yutturmaya çalışıyordu. Atatürk tuvalet masasındaki saate baktı, görünüşe göre iyi göremiyordu:

"Saat kaç?" diye sordu. "07.00 efendim" cevabını aldı. Aynı soruyu birkaç kez daha tekrarladı.

Biraz sükûnet bulunca yatağa yatırıldı. Soyak başucuna sokuldu: "Biraz rahat ettiniz, değil mi efendim?" "Evet..." dedi.

Dr. İrdelp dilini çıkarmasını rica etti. Atatürk ancak yarısına kadar çıkarabildi. Doktor biraz daha uzatmasını istediğinde artık söyleneni anlamıyordu. Dilini uzatacağı yerde tamamen çekti. Başını sağa çevirerek Dr. İrdelp'e dikkatle baktı ve:

"Aleykümselam"

Bu, Atatürk'ün son sözü oldu.

İkinci ve Son Koma

8 Kasım Salı akşamı saat 19.00'da, dördüncü ponksiyondan tam 30 saat sonra Atatürk son sözünü söyledi ve ikinci ağır komaya girdi. Bu komadan artık çıkamayacaktı.

Gittikçe ağırlaşan bu koma durumu, 10 Kasım 1938 sabahı saat 09.05'e kadar devam edecek ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ebediyete intikal edecekti.


8 Kasım 1938, sadece Atatürk'ün hastalığında bir dönüm noktası değil, aynı zamanda bir milletin lideriyle vedalaşma sürecinin başlangıcı oldu. O gün yaşananlar, tarihin en acı sayfalarından biri olarak hafızalara kazındı.

Yorum Gönder

0 Yorumlar