Türk havacılık tarihinin en parlak yıldızlarından biri olan Sabiha Gökçen, sadece dünyanın ilk kadın savaş pilotu unvanıyla değil, aynı zamanda Atatürk'ün manevi kızı olarak da tarihe geçmiştir. 1937 yılında gerçekleştirilen Tunceli Harekâtı'ndaki cesur görevi, onun hem havacılık tarihindeki hem de Türk modernleşmesindeki önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
Atatürk'ün Kızından Savaş Pilotuna: Olağanüstü Bir Yolculuk
Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kızları arasında özel bir yere sahip olan Sabiha Gökçen, genç yaşta havacılığa olan tutkusuyla dikkat çekmiştir. Ancak 1937 yılında karşısına çıkan fırsat, hayatının en büyük sınavı olacaktı: Tunceli Harekâtı'na katılma teklifi.
Tarihi Konuşma: Bir Babanın Kızına Verdiği Kritik Görev
Sabiha Gökçen'in kendi kaleme aldığı "Atatürk'ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti" adlı kitabında aktardığı anılar, o günlerin atmosferini çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Genç pilot, Tunceli Harekâtı'na katılmak için Atatürk'ten izin istediğinde, büyük lider hem bir baba şefkatiyle hem de bir komutan ciddiyetiyle yaklaşmıştır.
Atatürk'ün sözleri, görevin zorluğunu net bir şekilde ortaya koyuyordu:
"Sen bir kızsın. Alacağın görev oldukça çetin. Aldatılmış bir eşkıya çetesi ile karşı karşıya kalacaksın. Uçağın arıza yapacak olursa mecburi inişe geçecek ve sonunda onlara teslim olacaksın."
Cesaret ve Onur: Sabiha Gökçen'in Verdiği Söz
Genç pilot, Atatürk'ün uyarılarına karşı verdiği yanıtla, karakterinin gücünü ve kararlılığını göstermiştir. Kendisini asla canlı olarak teslim etmeyeceğini söyleyen Sabiha Gökçen, böylelikle bir Türk subayının onur anlayışını en üst düzeyde temsil etmiştir.
Bu konuşma üzerine Atatürk, ona kendi kullandığı Simitvatson marka tabancasını emanet etmiştir. Bu tabanca, sadece bir silah değil, aynı zamanda Atatürk'ün manevi kızına duyduğu güvenin ve ona verdiği değerin somut bir göstergesiydi.
Atatürk'ün Son Uyarısı
Atatürk'ün tabancayı verirken söylediği sözler, bir komutanın emrinden çok bir babanın vasiyeti gibidir:
"Herhangi bir zamanda senin şeref ve haysiyetine dokunacak bir olayla karşılaştığında hiç tereddüt etmeden bu silâhı ya karşındakine karşı, ya da kendi beynine boşaltmaktan asla çekinme!"
Bu sözler, o dönemin Türkiye'sinde kadının konumunu, Atatürk'ün kadın hakları konusundaki vizyonunu ve bir pilotun taşıması gereken onur anlayışını mükemmel şekilde özetlemektedir.
Tunceli Harekâtı: Bir Kadın Pilotun Tarihe Geçişi
1937-1938 yılları arasında gerçekleştirilen Tunceli Harekâtı, genç Cumhuriyet'in merkezi otoriteyi tesis etme çabalarının önemli bir parçasıydı. Sabiha Gökçen, bu harekâtta görev alan ilk ve tek kadın pilot olarak tarihe geçmiştir.
Bombardıman uçağının kokpitinde, zorlu coğrafya üzerinde uçarken, genç pilot sadece askeri bir görevi yerine getirmiyordu; aynı zamanda Türk kadınının yapabileceği her şeyi tüm dünyaya kanıtlıyordu.
Modern Türkiye'nin Kadın Sembolü
Sabiha Gökçen'in hikâyesi, salt bir havacılık başarısından ibaret değildir. O, Atatürk'ün Türkiye vizyonunun en güçlü sembollerinden biridir:
- Kadın hakları: Kadınların her alanda erkeklerle eşit olabileceğinin kanıtı
- Modernleşme: Geleneksel kalıpları kıran cesur adımlar
- Vatanseverlik: Ülkesi için her türlü fedakârlığı göze alan bir nesil
Sonuç: Unutulmaz Bir Miras
Sabiha Gökçen'in Tunceli Harekâtı'ndaki görevi ve Atatürk ile arasında geçen bu tarihi diyalog, Türk havacılık tarihinin en önemli anlarından biridir. Genç pilot, Atatürk'e verdiği sözü hayatı boyunca tutmuş ve Türk kadınının gücünü tüm dünyaya ispatlamıştır.
Bugün İstanbul'un en büyük havalimanının adını taşıyan Sabiha Gökçen, sadece bir pilot değil; cesaretin, onurun ve Atatürk'ün kadın hakları vizyonunun yaşayan sembolüdür. Onun mirası, göklerde süzülen her Türk kadın pilotunda yaşamaya devam etmektedir.
Not: Bu yazıda kullanılan alıntılar, Sabiha Gökçen'in "Atatürk'ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti" kitabından alınmıştır.

0 Yorumlar