Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Atatürk'ün Kayseri'de Yaptığı Dua: "Cenab-ı Âlem Benim Lisanımı da Bilir"

1924 yılının o sıcak yaz günü, Kayseri sokaklarına dökülmüş bir halk kitlesi vardı. Çocuklar ellerinde çiçeklerle, gözleri yolda bekliyorlardı. Şehir, Gazi Mustafa Kemal'i ve eşi Latife Hanım'ı karşılamak için büyük bir heyecan içindeydi. Belki de Kayseri, o güne kadar böylesine coşkulu bir atmosfer yaşamamıştı.

Hastane Açılışında Yaşanan Tarihi An

Atatürk'ün ziyaretinin amacı, şehirde yeni açılan hastanenin törenine katılmaktı. Modern Türkiye'nin sağlık altyapısını güçlendirme çabalarının bir parçası olan bu hastane, Kayseri halkı için önemli bir kazanımdı.

Açılış töreni sırasında, hastanenin kapısındaki kırmızı-beyaz kurdeleleri kesmek için Atatürk'e makas uzatıldığında, beklenmedik bir teklif geldi. Hazır bulunanlardan biri, Zeynel Abidin adlı bir zatın türbedarını işaret ederek şöyle dedi:

"Efendim, müsaade buyurursanız bir dua yapsın."

"Duayı Ben Yaparım"

Atatürk'ün bu teklife verdiği cevap, onun düşünce dünyasını ve Allah'la olan ilişkisine dair yaklaşımını net bir şekilde ortaya koyuyordu:

"Hoca Efendinin dua yapmasına gerek yoktur. Cenab-ı Âlem benim lisanımı da bilir, duayı ben yaparım."

Bu sözler, Atatürk'ün dini konulardaki duruşunu göstermesi açısından son derece önemliydi. O, inanç ile aracısız bir ilişkiyi savunuyordu. Allah'a ulaşmak için bir başkasına ihtiyaç duymadığını, herkesin doğrudan yaratıcısıyla iletişim kurabileceğini vurguluyordu.

Atatürk'ün Duası: Hizmet ve Şifa Temennisi

Kurdeleyi kestikten sonra Atatürk, içten ve samimi bir konuşma yaptı. Sözleri, basit bir açılış konuşmasının çok ötesinde bir anlam taşıyordu:

"Bu müessesenin Kayseri halkı için hakikî bir şifa yurdu olmasını temenni ederim. Burada çalışan ve çalışacak olan kıymetli tıp mensuplarının mesailerinde muvaffak olacaklarını dilerim."

Atatürk, sadece binayı açmakla kalmıyor, orada görev yapacak sağlık çalışanlarının başarısı için dua ediyordu. Onların vicdanen huzur bulacaklarından emin olduğunu belirtiyor, bu hizmetin sadece Kayseri'ye değil, tüm Türk milletine yapılacak kutsal bir görev olduğunu vurguluyordu.

Konuşmasını şu anlamlı sözlerle tamamladı:

"Allah utandırmasın."

Bu Olayın Anlattıkları

Atatürk'ün bu tutumu, birkaç önemli noktayı gözler önüne seriyor:

Din anlayışında aracısızlık: Atatürk, dinin özünde kişisel bir inanç meselesi olduğunu ve Allah'la bireyin doğrudan iletişim kurabileceğini savunuyordu.

Sağlığa verdiği önem: Modern bir ulus inşa etmenin temelinde halkın sağlığının yattığını bilen Atatürk, sağlık tesislerinin açılışına bizzat katılarak bu konuya verdiği önemi gösteriyordu.

Hizmeti kutsallaştırma: Doktorların ve sağlık çalışanlarının yaptığı işi "kutsal hizmet" olarak tanımlayarak, toplumsal fayda sağlayan her mesleğin değerli olduğunu anlatıyordu.

Sonuç: İnanç ve Modernliğin Buluşması

1924 yılında Kayseri'de yaşanan bu olay, Atatürk'ün din ve laiklik konusundaki yaklaşımını anlamak için önemli bir pencere sunuyor. O, dini reddetmiyor, aksine kişinin inancını özgürce ve aracısız yaşamasını destekliyordu.

"Cenab-ı Âlem benim lisanımı da bilir" sözleri, Allah'ın bütün kullarına eşit mesafede olduğu ve herkesin O'na kendi dilinde seslenebileceği mesajını taşıyordu.

Bu anlayış, cumhuriyetin temelinde yatan demokratik ve eşitlikçi düşüncenin dini boyuttaki yansımasıydı. Her insan, imanı ve duası konusunda özgür ve eşitti.


Kaynak: Hakimiyet-i Milliye, 1924

Yorum Gönder

0 Yorumlar