Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Ekmek Hikayesi: Değerlerimizi Kaybederken "Ne Derler" Korkusuyla Yaşamak


Modern toplumda yaşanan değer kaybı, belki de hiçbir hikayede bu kadar çarpıcı şekilde anlatılmamıştır. Ünlü psikolog ve eğitimci Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nun seminerlerinde anlattığı ekmek hikayesi, günümüz insanının değerler sistemiyle ilgili derin sorular sorduruyor.

Ekmek Hikayesinin Ardındaki Derin Anlam

Cüceloğlu'nun seminerinde yaşanan o anlamlı an, aslında toplumumuzun değerler haritasını gözler önüne seriyor. Yere konan bir parça ekmeğe para karşılığında basabilecek tek bir kişi bulunamazken, aynı insanların günlük hayatta ne kadar kolay değerlerinden ödün verebildiklerini gösteriyor.

Para İle Satın Alınamayan Değerler

"500 bin dolar versek de o ekmeği çiğnetemezsin" diyen katılımcının sözleri, aslında içimizdeki değerler sisteminin hâlâ güçlü olduğunu gösteriyor. Ekmek, sadece bir besin maddesi değil; bereket, emek ve kutsal olan her şeyin simgesi. Bu hassasiyetimizi koruyabilmişiz.

Peki ya diğer değerlerimiz? Dürüstlük, güvenilirlik, samimiye neler oldu?

"Ne Derler Eğitimi"nin Toplumsal Zararları

Günümüzde değerler eğitiminden çok "ne derler eğitimi" yapılıyor. Bu durum, toplumsal davranışlarımızda büyük çelişkiler yaratıyor:

İçsel Motivasyon vs Dışsal Onay

  • Gerçek değerler eğitimi: Kimse görmese de doğru olanı yapmak
  • Ne derler eğitimi: Sadece başkaları gördüğünde doğru davranmak

Çevre bilinci örneğinde bunu net görebiliriz. Kalabalıkta çöp atmayan ama tenha yerde atan kişi, gerçek bir çevre bilincine sahip değildir. Sadece sosyal onay peşindedir.

Toplumsal Değer Kaymasının Sonuçları

Yanlış Rol Modellerin Yüceltilmesi

Bugün toplumda şu durum yaşanıyor:

  • Abartarak konuşanlar takdir görüyor
  • Sessiz kahramanlar görmezden geliniyor
  • Dürüstlük "saftlık" olarak algılanıyor
  • Yalan söylemek "zekilik" sayılıyor

Değerler Hiyerarşisinin Bozulması

Eskiden toplumumuz değerleriyle "parıl parıl parlıyordu". Şimdi ise:

  • Maddi çıkar değerlerden önce geliyor
  • Toplumsal statü ahlaki duruştan önemli sayılıyor
  • Popülerlik, prensiplerden daha değerli görülüyor

Çözüm Önerileri: Değerli Bir Toplum İnşa Etmek

Bireysel Düzeyde Yapılabilecekler

  1. İçsel pusula geliştirme: Başkalarının ne düşündüğünden çok, neyin doğru olduğuna odaklanmak
  2. Tutarlılık: Kimse görmese de aynı değerlerle yaşamak
  3. Cesaret: Yalnız kalma riskini göze alarak doğruları savunmak

Toplumsal Düzeyde Değişim

  • Eğitim sisteminde reform: Gerçek değerler eğitimi müfredatının güçlendirilmesi
  • Medyada bilinçlilik: Doğru rol modellerin öne çıkarılması
  • Aile eğitimi: Çocuklara değerlerin kazandırılması

Sonuç: Hangi Çevrede Olduğunuz Fark Eder

Yazının sonunda vurgulanan nokta çok önemli: Çevrenizdeki insanlar değerlerinizi şekillendiriyor.

  • Doğru insanlarla birliktelik: Değerlerinizi pekiştirir, sizi güçlendirir
  • Yanlış çevre: Zamanla sizi de yanlış yola sürükler

Bu nedenle, sadece kendi değerlerimizi korumak değil, aynı zamanda değerli insanlarla çevrelenmek de büyük önem taşıyor. Çünkü insan, sosyal bir varlık olarak bulunduğu ortamdan mutlaka etkilenir.

Ekmek hikayesi bize şunu öğretiyor: Bazı değerlerimizi hâlâ koruyor olabiliriz, ama bu yeterli değil. Bütün değerlerimizi, her durumda, kimse görmese de yaşamamız gerekiyor.

Değerler eğitimi, okulda öğrenilen bir ders değil; hayatın her anında yaşanan bir duruştır. Bu duruşu sergileyebilenler, gerçek anlamda "değerli" insanlardır.


Bu yazı, değerlerimizi koruma ve geliştirme konusunda hepimize düşen sorumluluğu hatırlatmak amacıyla kaleme alınmıştır. Siz de değerlerinizi koruyabiliyor musunuz? Yorumlarınızla düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

Yorum Gönder

0 Yorumlar