Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Atatürk'ün Unutulmaz İstanbul Ziyareti: Bir Liderin Tevazusu

1927 yılında yaşanan tarihi anın ardındaki derin anlam

Tarihin tanıklık ettiği en özel anlar, bazen en sade sözlerle hafızalara kazınır. 1927 yılında yaşanan ve Naşit Mengü'nün gözlemlerinden günümüze ulaşan bu anekdot, liderlik, halk sevgisi ve siyasi gerçekçilik konusunda çarpıcı dersler içeriyor.

İstanbul'un Atatürk'ü Karşılaması

Anadolu'ya geçişinden yıllar sonra, Mustafa Kemal Atatürk'ün İstanbul'a dönüşü şehir için adeta bir bayramdı. Boğaz'ın her köşesi, kıyılar ve deniz halk ile dolup taşmıştı. Motorlar, sandallar, kayıklar... Herkes bir nebze yakın olmak, bir bakış yakalayabilmek için çabalıyordu.

"Yaşa, var ol!" sesleri, İstanbul'un tarihi kubbelerinde yankılanırken, Atatürk de ayakta, mendiliyle bu sevgi selini selamlıyordu. Yanında, bir adım gerisinde duran Salih Bozok ve Naşit Mengü, bu tarihi anın şahitleriydi.

Salih Bozok'un Gözyaşları ve Atatürk'ün Yanıtı

Halkın bu coşkulu tezahüratı karşısında Salih Bozok'un gözleri yaşarmıştı. Duygulanmış, Gazi'ye dönerek:

"Paşam, halkın şu coşkun tezahürlerine bakınız. Bu millet ebediyete kadar uğrunuza ateşe atılmakta tereddüt etmez."

Salih Bozok'un sözleri, o günün duygusal atmosferini yansıtıyordu. Ancak Atatürk'ün cevabı, bir liderin sahip olabileceği en önemli özelliklerden birini ortaya koyuyordu: Gerçekçilik ve tevazu.

Liderliğin Altın Kuralı

Atatürk'ün o gün söyledikleri, siyaset biliminin temel derslerinden biriydi:

"Kendilerine faydalı olduğunuz, onlara müspet yolda hizmet ettiğiniz müddetçe milletin sevgisini kazanabilirsiniz. Vaatlerinizi yerine getirmez, milletin refahına hizmet etmezseniz, bu gün bizi alkışlayan bu topluluk yarın yuhalar."

Bu sözler, günümüzde de geçerliliğini koruyan evrensel bir hakikati dile getiriyordu.

Halk Sevgisinin Koşullu Doğası

Atatürk'ün bu ifadesi, birkaç önemli noktaya dikkat çekiyor:

1. Hizmet Şartı: Liderin meşruiyeti, halka verdiği hizmetten gelir. Bugün alkışlayan eller, yarın aynı kolaylıkla protesto edebilir.

2. Vaat ve Eylem Uyumu: Sözlerin eylemlerle desteklenmesi gerekir. Boş vaatler, en güçlü liderleri bile düşürebilir.

3. Sürekli Çaba: Liderlik statik değil, dinamik bir süreçtir. Dün yapılan hizmetler bugünün başarısını garanti etmez.

Modern Siyasete Işık Tutan Bir Öğüt

Bu anekdot, modern demokrasilerdeki lider-halk ilişkisini anlamak için mükemmel bir pencere sunuyor. Popülizmin, kısa vadeli kazanımların ve imaj siyasetinin ön planda olduğu günümüz dünyasında, Atatürk'ün 1927'deki bu sözleri adeta bir pusula niteliği taşıyor.

Sosyal medya çağında, bugün trend olan bir lider yarın unutulabiliyor. Halkın sevgisi ve desteği, kalıcı değil, kazanılmaya devam edilmesi gereken bir değerdir.

Sonuç: Tevazuun Önemi

Bu hikayenin belki de en çarpıcı yanı, Atatürk'ün zafer sarhoşluğuna kapılmadan, ayakları yere sağlam basmayı sürdürmesidir. Binlerce insanın coşkuyla karşıladığı bir anda bile, gerçekçi ve ölçülü kalmayı başarmıştır.

Tarihin bize öğrettiği en önemli derslerden biri şudur: Gerçek liderlik, halka hizmet etmekten geçer; halkın alkışını almaktan değil.

1927'deki bu kısa diyalog, Türk siyasi tarihinin en değerli anlarından biri olarak, bugün de liderlik dersi vermektedir.


Kaynak: Sadi Borak, "Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk", İstanbul, 1966, s. 81-82.

Yorum Gönder

0 Yorumlar