Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Çanakkale'nin Kahramanı: Üsteğmen Zahit'in Şehadet Hikayesi ve Eşine Yazdığı Dokunaklı Vasiyet

Çanakkale Savaşları, Türk tarihinin en kahramanlık dolu sayfalarından birini oluşturuyor. Bu destansı mücadelede canlarını feda eden binlerce şehidimizin her birinin kendine özgü bir hikayesi var. Bugün sizlere, Jandarma Genel Komutanlığı arşivlerinde saklanan ve son derece dokunaklı bir hikayeyi anlatmak istiyorum: Üsteğmen Zahit'in şehadet öyküsü ve eşine bıraktığı unutulmaz vasiyet.

Üsteğmen Zahit Kimdi?

Şiran'dan Yetimoğlu Mustafa oğlu Zahit, 1882 yılında dünyaya geldi. 29 Temmuz 1903'te jandarma eri olarak Silahlı Kuvvetler'e katılan Zahit, yedi yıl boyunca çeşitli hizmetlerde bulundu ve amirlerinin takdirini kazandı. Gösterdiği başarılar sonucu subay olmak için İstanbul Jandarma Subay Okulu'na gönderildi.

İki yıllık eğitimini başarıyla tamamlayan Zahit, 25 Mart 1912'de teğmen rütbesiyle mezun oldu. Sivas İl Jandarma Alay Komutanlığına bağlı birliklerde görev yaptı ve birçok ödül ile takdirname aldı.

Çanakkale Yolculuğu

Birinci Dünya Savaşı başladığında, Teğmen Zahit Ankara Seyyar Jandarma Alayı emrine atandı. Alay, İzmir'e giderek Enver Paşa ve Mareşal von Der Goltz tarafından denetlendi. Savaş yapabilecek durumda oldukları görülünce, 62. Piyade Alayı adıyla 20. Tümen'in kuruluşunda yer alarak Çanakkale Savaşları'na katıldılar.

Kerevizdere'deki Kahramanlık

  1. Alay, Çanakkale Cephesi'nin güney kesimindeki en kanlı muharebelerin yaşandığı Kerevizdere'de konuşlandırıldı. Bu alayın I. Taburu'nun 3. Bölüğü, Kerevizdere'nin Şehitler Tepesi'nde çetin muharebeler yapmak zorunda kaldı.

Savaşın şiddeti o kadar fazlaydı ki, iki tarafın siperleri arasındaki mesafe en fazla 30 metre, bazı yerlerde ise sadece 3-4 metreydi. Her iki taraf da toprağa gömülmüş vaziyette, fırsat buldukça siperlerini geliştirmek için canlarını dişlerine takarak çalışıyordu.

Bölük Komutanı Olarak Görev

14 Eylül 1915'te üsteğmenliğe yükseltilen Zahit, bir bölük komutanının şehit olması üzerine bu göreve atandı. Uzun boylu, sarışın ve yakışıklı olan Üsteğmen Zahit, yeni görevinde tükenmez bir enerjiyle çalıştı.

Düşmanın gündüz yıktığı siperleri, geceleyin erleriyle birlikte çalışarak tamir ediyor, yeniden düzene sokuyordu. Bu mücadele günlerce, aylarca devam etti.

Komutanının Takdiri

Alay Komutanı Binbaşı Nazmi Toker, Üsteğmen Zahit'in çalışmalarını yakından izledi. Bu kahraman subayı dinlendirmek istediğinde, Zahit şöyle dedi:

"Komutanım, ben bu bölgeye alıştım, girdisini çıktısını öğrendim. Bizim yerimize gelecek bölük alışıncaya kadar çok sıkıntı çekecektir. Alay Komutanı'nın ellerinden öperim ve beni değiştirmemesini istirham ederim."

Son Saldırı ve Şehadet

8 Ocak 1916 gecesi, düşmanın bir çekilme hareketi yapabileceğinden şüphelenen Üsteğmen Zahit, bütün bölüğüyle birlikte saldırıya geçti. Gecenin karanlığında cehennemi andıran bir boğuşma başladı.

İşaret fişekleri gecenin bağrında yanıp sönerken, aydınlatma mermileri bölgeyi kısa süreliğine gündüze çeviriyordu. "Allah Allah" sesleri ve "Hurra" nidaları birbirine karışıyordu.

Üsteğmen Zahit, bölüğünün en başında savaşırken, yakınında patlayan bir mayınla yere serildi ve kısa süre sonra şehit oldu.

Eşine Bıraktığı Vasiyet

Üsteğmen Zahit'in cesedi gömülmeden önce, ceplerinde karısına yazılmış ancak gönderilemeyen bir vasiyet bulundu. Bu dokunaklı mektup, hemşehrisi Kara Hüseyin tarafından eşi Hanife Hanım'a ulaştırıldı.

Vasiyetin en çarpıcı bölümleri şöyleydi:

"Sevgili vatanımı savunmaya gidiyorum. Gidip gelmemek, gelip bıraktıklarını bulamamak da olabilir... Vatan uğruna şehit olursam bana ne mutlu... Altı maddeden ibaret bu vasiyetnamemi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim."

Mektubun içinde, kızı Nahide'ye ait kırmızı kurdeleye bağlı sarı saçlar da bulunmuştu.

Unutulmaz Miras

Üsteğmen Zahit'in bugün ne bir fotoğrafı ne de bilinen bir mezarı vardır. Ancak Çanakkale'de can veren binlerce yiğit Türk evladıyla birlikte gönüllerimizde yaşamaya devam ediyor.

Bu kahramanın hikayesi, sadece bir askerin cesaret öyküsü değil, aynı zamanda vatan sevgisinin, fedakarlığın ve insan sevgisinin en güzel örneğidir. Eşine yazdığı vasiyet, o dönemin toplumsal değerlerini ve bir şehidin son dileklerini gözler önüne seriyor.

Çanakkale Ruhunun Yansıması

Üsteğmen Zahit'in hikayesi, Çanakkale ruhunun özünü yansıtıyor. Vatanını korumak için canını feda eden bu kahraman, aynı zamanda ailesi için endişelenen, eşini seven ve kızının saçlarını yanında taşıyan bir baba ve eş figürüydü.

Bu hikaye, Çanakkale Savaşları'nın sadece askeri bir zafer olmadığını, aynı zamanda bir milletin varoluş mücadelesi olduğunu gösteriyor. Her şehidin arkasında bir aile, bir hikaye ve unutulmaz bir miras vardır.

Sonuç

Üsteğmen Zahit'in hikayesi, bugün de bizlere ilham vermeye devam ediyor. Vatan sevgisi, fedakarlık ve sorumluluk duygusunun ne anlama geldiğini gösteren bu hikaye, gelecek nesillere aktarılması gereken değerli bir mirastır.

Çanakkale'nin bu kahramanını ve onun gibi binlerce şehidi minnetle anıyor, ruhları şad olsun diyoruz.


Bu yazı, Erol Mütercimler'in "Gelibolu 1915" kitabından alınan bilgiler temel alınarak hazırlanmıştır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar