Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Atatürk'ün Latife Hanım'la Evliliği: Türkiye'nin İlk Modern Nikâhı

29 Ocak 1923 tarihi, Türk tarihinde sadece Mustafa Kemal Atatürk'ün evlendiği gün olarak değil, aynı zamanda toplumsal değişimin ilk adımlarından birinin atıldığı gün olarak da hatırlanır. Bu evlilik, geleneksel nikâh töreni anlayışında köklü bir değişikliğin başlangıcını temsil ediyordu.

Annesi Zübeyde Hanım'ın Etkisi

Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'ın aktardığına göre, Zübeyde Hanım İzmir'den oğluna yazdığı mektuplarda Latife Hanım'ı çok beğendiğini ve onun kendisine çok uygun bir eş olacağını belirtmişti. Annesi, artık beklememesini ve Latife Hanım'la evlenmesini istiyordu.

Zübeyde Hanım'ın vefatından sadece birkaç gün sonra Atatürk İzmir'e gelmiş ve derin üzüntü içinde hiçbir yere uğramadan önce annesinin mezarını ziyaret etmiş, ardından başkomutanlık karargâhına geçmişti.

Tanışma Hikayesi

Latife Hanım ve Atatürk'ün tanışması oldukça cesur bir davranışla gerçekleşti. Latife Hanım, başkomutanlık karargâhına gelerek Atatürk'ü kendi konaklarında misafir etmek istediklerini söyledi. Bu cesur ve kendine güvenen genç kadının davetini kabul eden Atatürk, böylece Latife Hanım'la tanışmış oldu.

Latife Hanım Kimdi?

Latife Hanım, Uşakizade Muammer Bey'in üç kızından biriydi. Uzun süre Avrupa'da eğitim görmüş, Fransızca ve İngilizceyi kusursuz konuşan ve yazan, gerçekten saygın ve kültürlü bir Türk kadınıydı. Bu özellikleri, dönemin toplumsal yapısı düşünüldüğünde oldukça ileri görüşlü bir profil çiziyordu.

Nikâh Töreni: Bir İnkılâbın Başlangıcı

29 Ocak 1923, Pazartesi günü saat 17:00'de Uşakizadeler'in evinin salonunda küçük bir misafir topluluğu ile nikâh töreni gerçekleştirildi. Bu nikâh, birçok açıdan döneminin alışılmış nikâh törenlerinden farklıydı.

Geleneksel Nikâh Anlayışının Değişimi

O dönemde nikâh törenlerinde evlenecek çiftler bulunmaz, onların yerine vekillerine nikâh kıydırılırdı. Bu uygulama nedeniyle birçok istenmeyen olay yaşanır, yanlış kişilerle evlilikler gerçekleştirilirdi. Bazen istenen kız yerine ablası, damat yerine ağabeyi ile nikâh kıyılarak aileler mutsuzluğa sürüklenirdi.

Atatürk ve Latife Hanım ise herhangi bir vekil tayin etmeden kendileri gelmiş ve şahitlerle birlikte, kadının bulunduğu masa etrafına oturmuşlardı. Bu, geleneksel yaklaşımdan tamamen farklı bir duruştu.

Törende Yaşananlar

Latife Hanım gayet sade bir kıyafetle ve başında ipek bir başörtüsü ile geldi. Atatürk ise lacivert kruvaze bir elbise giymişti. Atatürk kadıya, "Efendi Hazretleri, biz Latife Hanım'la evlenmeye karar verdik. Lütfen lazım gelen işlemi yapar mısınız?" dedi.

Kadı Efendi, standart nikâh prosedürünü takip ederek Latife Hanım'a "On dirhem gümüş mihr-i müeccel ve aranızda kararlaştırılan mihr-i müeccel ile burada hazır bulunan Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'yle evlenmeyi kabul ediyor musunuz?" diye sordu.

Latife Hanım "Kabul ettim" cevabını verince, aynı soru Atatürk'e de yöneltildi ve "Evet kabul ettim" cevabı alındıktan sonra nikâh kıyıldı.

Şahitler ve Katılımcılar

Bu tarihi nikâhta şahitlik yapanlar da dönemin önemli isimleri arasındaydı:

  • Atatürk'ün şahitleri: Mareşal Fevzi Çakmak ve Kâzım Karabekir
  • Latife Hanım'ın şahitleri: İzmir Valisi Abdülhalik Renda (sonradan TBMM Reisi oldu) ve Başyaver Salih Bozok

Bu isimler, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecindeki önemli figürlerdi ve nikâhta bulunmaları törene ayrı bir anlam katıyordu.

Geleceğe Dair İşaret

Nikâh sonrası Atatürk, İzmir Valisi Abdülhalik Renda'ya çok önemli bir açıklama yaptı: "Bundan sonra inşallah bütün nikâhlar böyle kıyılacak ve bu saçma şeylerin hepsi kalkacaktır. Nikâhları da sizler veya seçeceğiniz yetkililer kıyacaktır."

Bu sözler, Atatürk'ün sadece kendisine bir eş bulma amacında olmadığını, aynı zamanda toplumsal değişimin öncülüğünü yaptığını gösteriyordu. Kendi nikâhında başlattığı bu değişim, ilerleyen yıllarda medeni nikâh kurumunun oluşturulmasına zemin hazırladı.

Sonuç

42 yaşındaki Atatürk'ün Latife Hanım'la evliliği, sadece kişisel bir tercih değil, aynı zamanda Türk toplumunun modernleşme sürecinin sembolik bir adımıydı. Bu evlilik, kadın ve erkeğin nikâhta eşit konumda bulunması, vekil sisteminin kaldırılması ve sivil nikâh anlayışının yerleşmesi açısından çok önemli bir örnekti.

Günümüzde normal karşıladığımız birçok nikâh uygulamasının temelinde, Atatürk'ün kendi evliliğinde sergilediği bu öncü yaklaşım yatmaktadır. 29 Ocak 1923, böylece sadece bir evlilik tarihi değil, toplumsal dönüşümün de önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçmiştir.


Bu yazı, Prof. Dr. Yurdakul Yurdakul'un "Atatürk'ten Hiç Yayınlanmamış Anılar" adlı eserinden ve dönemin tanıklarının anlatımlarından yararlanılarak hazırlanmıştır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar