Bir Diplomasi Sanatı: Opera ile Kurulan Köprüler
1934 yılının haziran ayında, Ankara Halkevi'nde gerçekleşen bir première, sadece Türk sanat tarihinde değil, diplomasi tarihinde de önemli bir yer edinecekti. İran Şahı Rıza Pehlevi'nin Türkiye ziyareti öncesinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün özel talimatıyla hazırlanan Özsoy Operası, imkansızı başarmanın en güzel örneklerinden biri oldu.
Atatürk'ün Vizyonu: Sanatla Birleşen Milletler
İran Şahı'nın Türkiye'yi modernleşme ve çağdaşlaşma konusunda rol model olarak görmesi, Atatürk için büyük bir fırsattı. Soy ve kültür yönünden bir olan, ancak mezhep farklılıkları nedeniyle ayrı düşen iki kardeş ulus arasında güçlü bir bağ kurmanın yolunu arıyordu.
Atatürk'ün çözümü son derece yaratıcıydı: İran'ın ünlü destanı Şehname'yi opera sahnesine taşımak. Din ve mezhep ayrımlarını bir kenara iterek, iki milletin kardeşliğini sanatın evrensel diliyle anlatmak istiyordu.
İmkansız Görev: 30 Günde Opera
Projenin başına getirilen isimler, dönemin en yetenekli sanatçılarıydı:
- Münir Hayri Egeli: Eserin yazılması ve sahneye koyulması
- Adnan Saygun: Müzik kompozisyonu
Paris'ten yeni dönen 27 yaşındaki genç besteci Adnan Saygun, bu görevi aldığında yaşadığı diyalog, tarihe geçecek bir anekdot oldu:
Saygun: "Solist var mı?" Yetkili: "Yok." Saygun: "Koro var mı?" Yetkili: "Yok." Saygun: "Orkestra var mı?" Yetkili: "Yok." Saygun: "Peki, ne kadar vaktimiz var?" Yetkili: "Sadece bir ay."
Mucizevi Başarı: 19 Haziran 1934
Tüm imkansızlıklara rağmen, Özsoy Operası 19 Haziran 1934'te Ankara Halkevi'nde sahnelendi. Eser, sadece müzikal bir başarı değil, aynı zamanda diplomatik bir zaferdi. Oyuncuların jestleri, sahne tasarımı ve müziğin gücü birleşerek, Türkiye-İran kardeşliğini duygu dolu anlarla perçinledi.
Atatürk'ün Ünlü Sözleri
Bu başarının ardından Atatürk, karşılaştığı "imkansız" projeler için şu ünlü sözleri söylemiştir:
"Efendi, sen ne diyorsun, biz 20 günde opera yazmış, bestelemiş, oynamış bir milletiz. Yeter ki bu millet istesin ve davasına inansın. Her şeyi yapar ve başarır."
Günümüze Işık Tutan Miras
Özsoy Operası'nın hikayesi, bugün hâlâ ilham vermeye devam ediyor. Bu eser bize şunları öğretiyor:
1. Sanatın Diplomasideki Gücü
Kültür ve sanat, milletler arası ilişkilerde en etkili köprü kurma araçlarından biridir.
2. İmkansızı Başarmanın Formülü
Güçlü bir irade, yaratıcı çözümler ve ekip çalışması ile her zorluk aşılabilir.
3. Kültürel Mirasın Değeri
Ortak tarihî ve kültürel değerler, farklılıkları aşan birleştirici güçtür.
Sonuç: Bir Milletin Azmi
Özsoy Operası, Türk milletinin azim ve kararlılığının en güzel örneklerinden biridir. 30 günde bir operayı hayata geçiren bu başarı, "yeter ki istesin ve inansın" felsefesinin ne kadar güçlü olduğunu kanıtlamıştır.
Bu hikaye, günümüzde de karşılaştığımız zorluklar karşısında bize rehberlik edebilir. Atatürk'ün vizyonu ve dönemin sanatçılarının fedakarlığı, imkansızın sadece bir zihin durumu olduğunu göstermektedir.
Bu yazı, A. Erdem Akyüz'ün "Bütün Dünya" (1 Haziran 2019) kaynağından yararlanılarak hazırlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Özsoy Operası, Atatürk, Türk operası tarihi, Adnan Saygun, İran-Türkiye ilişkileri, Türk sanat tarihi, 1934

0 Yorumlar