Dil, insanın en güçlü ifade aracıdır. Harflerle başlar, kelimelere dönüşür, cümleler kurar, satırlara sığar. Ancak bazen, tüm bu dilsel zenginlik, tek bir duygu karşısında çaresiz kalır. Mahmut Koç'un "Anlamını Yitirir Biranda" şiiri, işte tam da bu paradoksu ustalıkla ele alıyor.
Dilin Çözülüşü: Harflerden Aşka
Şiir, dilbilimsel bir hiyerarşi ile başlıyor: Harfler, kelimeler, cümleler, satırlar, sözcükler... Adeta bir dil dersinin anatomisi gibi. Bu sıralama, iletişimin yapı taşlarını bize hatırlatırken, aynı zamanda bir yıkılışın da habercisi.
"Anlamını yitirir biranda" dizesi, şiirin dönüm noktası. Tüm bu dilsel unsurlar, bir anda anlamsızlaşıyor. Peki neden? Çünkü karşımızda, dilin sınırlarını aşan bir duygu var: Aşk.
Üç Harfin Büyüsü
Şiirin en çarpıcı yanı, sonunda gelen paradoks: Geriye anlamsız üç harf kalır, AŞK. İşte burada Koç, muazzam bir ironiye başvuruyor. Dil, tüm anlamını yitirdiğinde geriye kalan şey, aslında en anlamlı olandır.
Aşk, kelimeler dünyasında anlamsız olabilir; çünkü tarif edilemez, açıklanamaz, sözlerle sınırlandırılamaz. Ancak tam da bu açıklanamaz oluşu, onu en derin anlam haline getirir.
Minimalizmin Gücü
Mahmut Koç'un bu şiiri, minimalist bir yaklaşımın gücünü de gösteriyor. Sadece birkaç dize, bir sıralama ve üç harf... Ancak bu sadelik içinde, aşkın karmaşıklığı, dilin yetersizliği ve duyguların yoğunluğu saklı.
Şiir, bize şunu söylüyor: Bazen en çok söylemek istediğimiz şeyler, en az kelimeyle ifade edilebilir. Ya da hiç edilemez.
Sonuç: Sözsüz Kalan Söz
"Anlamını Yitirir Biranda", modern Türk şiirinde dilin sınırlarını sorgulayan, aşkı bir dil ötesi deneyim olarak sunan özgün bir çalışma. Mahmut Koç, bu kısa ama etkili şiirle, okuyucuyu düşünmeye, hissetmeye ve belki de dilin yetmediği yerde sessizliğin dilini dinlemeye davet ediyor.
Çünkü bazen, en güzel şiir, söylenmeyendir. Bazen, üç harf yeterlidir: AŞK.
Mahmut Koç'un şiirleri ve yazıları hakkında daha fazla bilgi için blogumu takip etmeyi unutmayın.

0 Yorumlar