Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Atatürk Umuttur: Karanlıkta Işık Olma Sorumluluğumuz

Umutsuzluğa Hakkımız Yok

Hayat bazen hepimizi zorlar. Bu topraklarda yaşayan her insanın, yaşadığı güçlükler karşısında yorulma, bezginlik hissetme hakkı vardır. Ancak "Atatürkçüyüm" diyen, "Kemalistim" diyen, onun ilkelerini benimsediğini söyleyen bizlerin umutsuzluğa teslim olmaya hakkımız yoktur.

Çünkü Atatürk, bize sadece bir devlet kurmayı öğretmedi. O, en karanlık günlerde bile ışığı görmeyi, en zor koşullarda bile yılmamayı, en umutsuz anlarda bile dirilişin yolunu bulmayı öğretti. Atatürk'ü anlamak, her şeyden önce bu umut felsefesini kavramaktır.

24 Mayıs 1918: Bir Fotoğrafın Hikâyesi

Atatürk'ün 24 Mayıs 1918'de gazeteci Ruşen Eşref Bey'e imzalayıp verdiği bir fotoğrafı vardır. Bu fotoğrafın kenarına yazdığı sözler, aslında onun tüm düşünce sisteminin özetidir:

"Her şeye rağmen muhakkak bir nura (aydınlığa) doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki payansız muhabbet (sonsuz sevgim) değil, bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ziya (ışık) serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir."

Bu satırlar 1918 yılına ait. Yani Kurtuluş Savaşı'ndan önce, en karanlık dönemde yazılmış. İşte Atatürk'ü farklı kılan budur: O, çöküşü değil yükselişi; karanlığı değil aydınlığı görür. Ve daha da önemlisi, bu umudu sadece kendi iradesinden değil, hakikat için mücadele eden gençlikten alır.

Çocuklarınıza Atatürk'ü Nasıl Anlatırsınız?

Bir gün çocuklarınız size soracak: "Atatürk nedir? Atatürk kimdir?"

İşte o zaman, önce o fotoğrafı gösterin. Sonra kenarındaki bu sözleri okuyun. Ve ardından şunu söyleyin:

"Atatürk umuttur."

Atatürk, bir isim değildir sadece. O, zihniyet devrimidir. O, karanlıkta yol gösteren akıldır. O, emperyalizme, bağnazlığa, cehalete karşı direnme iradesidir. O, mazlum milletlerin özgürlük arayışında başvuracakları örnektir.

Umuda Sarılmanın Tam Zamanı

Bugün etrafımıza baktığımızda, belki de Atatürk'ün 1918'de gördüğü "karanlıklar, ahlaksızlıklar, şarlatanlıklar"a benzer sorunlarla karşılaşıyoruz. Ama unutmayalım: Atatürk bile en zor dönemde umudunu gençlikten almıştı.

Bugün de aramızda "hakikat aşkıyla ışık serpen" gençler var. Bilime inanan, aklı önceleyen, çağdaş değerleri savunan, bu toprakları aydınlatmak için çabalayan nice genç dimağlar var. İşte asıl umut kaynağımız onlar.

Atatürkçü Olmak: Bir Sorumluluk

Atatürkçü olmak, sadece onun resmini asmak, sözlerini paylaşmak değildir. Atatürkçü olmak, onun gibi düşünmeyi, onun gibi umutlu olmayı, onun gibi karanlığa teslim olmamayı gerektirir.

Atatürkçü olmak demek:

  • En zor günlerde bile "her şeye rağmen bir aydınlığa yürüyoruz" diyebilmek
  • Gençliğe güvenmek, onlara ışık olmak
  • Hakikat uğruna mücadele etmek
  • Vatan sevgisini eylemle göstermek
  • Aklı ve bilimi rehber edinmek

Sonuç: Bizim Sorumluluğumuz

Atatürk'ün umut olması, bizim onu doğru anlamamıza bağlı. O, bize pasif bir özlem değil, aktif bir mücadele mirası bıraktı. Bugün yapmamız gereken, onun gördüğü "aydınlığa yürüme" iradesini sürdürmek.

Hatırlayın: Atatürk, umudunu gençlikten alıyordu. Peki biz, bugünün gençliğine umut olabiliyor muyuz? Onlara ışık serpebiliyor muyuz?

İşte asıl soru bu. Ve cevabı vermek, her birimizin sorumluluğu.

Atatürk umuttur. Umut da sorumluluktur.


Bu yazı, M. Kemal Atatürk'ün 24 Mayıs 1918 tarihinde Ruşen Eşref Ünaydın'a verdiği fotoğraf ve üzerindeki notlarından esinlenerek hazırlanmıştır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar