Bazı hikayeler, liderliğin ne demek olduğunu, vizyonun gücünü ve imkansızı mümkün kılmanın formülünü bize öğretir. Atatürk Orman Çiftliği'nin kuruluş hikayesi de tam olarak böyle bir hikayedir.
Bozkırın Ortasında Bir Karar
1920'lerin Ankara'sı... Başkent yeni kurulmuş, ülke yeni yeni ayağa kalkmaya çalışıyor. Mustafa Kemal Atatürk bir gün bozkırın ortasında, şehrin oldukça dışında bir araziyi gösteriyor. Arazinin yarısından fazlası bataklık, geri kalan kısmı ise çorak ve bomboş.
"Burası," diyor. "İşte burası. İnceleyin, hemen buraya kuralım."
Çevresindekiler şaşkın. Bu topraklarda ne yapılabilir ki?
Uzmanların Kesin Raporu
Alman mühendisler çağrılıyor. İnceleme yapılıyor. Detaylı araştırmalar sürdürülüyor. Bir hafta sonra rapor geliyor ve içindeki tespit oldukça nettir:
"DEĞİL FİDAN, BURADA OT BİLE BÜYÜMEZ!"
Bilimsel bir rapor. Uzman görüşü. Kesin ifadeler. Herhangi bir yönetici için geri adım atmanın en makul olduğu an...
"Siz Rapora Bakmayın!"
Ancak Atatürk'ün cevabı kısa ve nettir: "Tamam."
Mühendisler gider. Ardından adamlarını çağırır ve emrini verir:
"SİZ RAPORA BAKMAYIN. EMREDİYORUM: ORAYA TOPRAK TAŞINACAK, BATAKLIK KURUTULACAK!"
İğne ile kuyu kazmak gibi bir iştir bu. Ama emir büyük yerdedir ve bu emir, bir vizyonun ifadesidir.
Hayale Hayat Vermek
Civar köylerden kağnılarla, at arabalarıyla günlerce toprak taşınmaya başlar. Bataklık kurutulur. Çorak topraklar ıslah edilir. Ve sonuç?
O "ot bile büyümez" denilen araziden, Türkiye'ye yıllarca ıslah edilmiş tohum ve taze fidan servis edilir. Hayvancılığın fenni uygulaması orada yapılır. Makineli tarım ilk orada başlar. Atatürk Orman Çiftliği, modern tarımın Türkiye'deki öncüsü haline gelir.
Bu Hikayeden Çıkaracağımız Dersler
1. Vizyon, Raporu Aşar
Bazen uzmanlar yanılabilir. Çünkü onlar var olanı analiz eder, ama vizyoner liderler olması gerekeni görür. Atatürk, o topraklarda başkalarının görmediği bir potansiyel görmüştü.
2. İnanç ve Kararlılık Mucizeler Yaratır
"Burada ot bile büyümez" denilen yerde orman yetiştirmek, ancak sarsılmaz bir inanç ve kararlılıkla mümkün olabilirdi. Atatürk bu inancı taşıyordu ve onu eyleme dönüştürdü.
3. Cesaret, Risk Almaktır
Tüm uzmanlar "olmaz" derken "olur" demek cesaret ister. Atatürk bu cesareti gösterdi ve haksız çıkmadı.
4. Detaycı Olmak Değil, Stratejik Düşünmek
O arazinin seçilmesi rastgele değildi. Başkentin geleceği, ülkenin tarımsal kalkınması, yerli tohum üretimi... Bunların hepsi stratejik bir düşüncenin parçasıydı.
Öz Güvenin Kaynağı: İnanç ve Bilgi
Peki, bazılarının "dinsiz" diye genç nesillere öğretmeye çalıştığı bu adam, kendinde neyi farketmişti? Dini hangi boyuttan okumuştu ki, tabiata ve uzmanlara dahi kafa tutup büyük işlere imza atacak özgüveni açığa çıkardı?
Belki de mesele, dinin şekilsel yorumlarının ötesinde, insan olmanın özüne inmekti. Yaratıcılığa olan saygı, toprağa verilen değer, çalışmanın kutsallığı, gelecek nesillere emanet bırakma sorumluluğu...
Atatürk, bu topraklarda yaşayan insanların kendi ayakları üzerinde durabilmesi için çalıştı. Ve bunu yaparken, "olmaz" denilenleri "olur" yapma inancını hep canlı tuttu.
Sonuç: Günümüze Işık Tutan Bir Miras
Bugün Ankara'nın en değerli yeşil alanlarından biri olan Atatürk Orman Çiftliği, sadece bir tarım alanı değil, aynı zamanda bir vizyonun, bir inancın ve bir kararlılığın anıtıdır.
Bazen hayatta "burada ot bile büyümez" dedikleri yerlerle karşılaşırız. İşte o zaman bu hikayeyi hatırlamalıyız. Çünkü doğru vizyon, doğru inanç ve doğru çalışmayla, çorak topraklar bile orman olabiliyor.
Atatürk bunu bizlere sadece göstermekle kalmadı, yaşayarak ve yaparak öğretti. Bugün bize düşen, O'nun gösterdiği bu yolda, kendi vizyonlarımızı gerçeğe dönüştürmek ve "imkansız"lara meydan okumaktır.
Not: Bu yazı, Atatürk Orman Çiftliği'nin kuruluş hikayesinden ilham alınarak, liderlik, vizyon ve azim konularında düşünmemizi sağlamak amacıyla kaleme alınmıştır.

0 Yorumlar