Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Kudüs'ün Kaybı: Cemal Paşa'nın Gözyaşları ve Türklerin Son Günü

Tarih bazen acı anılarla doludur. Falih Rıfkı Atay'ın "Zeytindağı" eserinde anlattığı sahne, tam da böyle bir anın çarpıcı fotoğrafıdır. Bir sabah, kumandanın odasına girdiğinde gördüğü manzara, bir imparatorluğun çöküşünün en dramatik anlarından birini gözler önüne serer.

Bir Kumandanın Gözyaşları

Cemal Paşa'nın odasına giren Falih Rıfkı Atay, o sabah hiç beklemediği bir manzarayla karşılaşır: Gözleri ağlamaktan yorulmuş bir kumandan. Askeri disiplin ve sertliğiyle bilinen bir komutanın gözyaşları, durumun vahameti hakkında en çarpıcı mesajı verir. Kudüs, İngilizler'in eline geçmiştir.

Masanın üzerindeki şifreli telgraf, son Türk askerlerinin nasıl kahramanca savaştığını anlatmaktadır. Bu telgraf, sadece bir askeri rapor değil, aynı zamanda bir dönemin sonu ve bir başka dönemin başlangıcının belgesidir.

"Kudüs'ü İsrailoğulları Gibi Bırakmadık"

Falih Rıfkı Atay'ın ifadesi son derece önemlidir: "Kudüs'ü İsrailoğulları gibi bırakmadık; Türkler gibi bıraktık." Bu cümle, tarihi bir teslimiyetin onurunu vurgulamaktadır.

Osmanlı'nın Kudüs'teki 400 yıllık hâkimiyeti, şehrin tüm kutsallıklarına saygıyla yönetilmesiyle anılır. Müslüman, Hristiyan ve Yahudi cemaatlerinin bir arada barış içinde yaşadığı bu dönem, tarihin nadir örneklerindendir. Teslim ederken bile bu mirasa sahip çıkma çabası, son Türk askerlerinin kahramanlığında kendini göstermiştir.

Nebi Sanom'dan Zeytindağı'na

"Nebi Sanom üstünden Müslüman veya Hristiyan mabedlere doğru inenler, Türkler'in son gününü hatırlayacaklardır."

Bu satırlar, Kudüs'ün topografyasında bir iz bırakma arzusunu yansıtır. Nebi Sanom (Nebi Samuel) tepelerinden Eski Şehir'e, Mescid-i Aksa'ya, Kubbet-üs Sahra'ya, Kamame Kilisesi'ne doğru inen yollar, sadece fiziksel güzergahlar değildir; aynı zamanda tarihin tanıklık ettiği büyük değişimlerin izlerini taşırlar.

Zeytindağı, bu tarihi geçişin sembolik noktasıdır. Kudüs'e hakim tepelerden biri olan bu dağ, şehrin tesliminin ve Türk askerlerinin son direnişinin sessiz tanığı olmuştur.

Bir Dönemin Sonu, Tarihin Tanıklığı

1917 yılının Aralık ayında Kudüs'ün düşüşü, sadece askeri bir kayıp değildi. Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecinin en acı olaylarından biriydi. General Allenby'nin şehre girişi, bölgede yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyordu.

Ancak Falih Rıfkı Atay'ın gözlemlediği sahne, bize kaybın ötesinde bir şey anlatır: Onur, fedakarlık ve tarihi sorumluluğun bilinci. Cemal Paşa'nın gözyaşları, sadece askeri bir yenilginin değil, asırlar boyu sürdürülen bir medeniyetin emanetini teslim etmenin ağırlığının göstergesidir.

Sonuç: Hafızada Kalan İzler

Bugün Kudüs'ü ziyaret edenler, şehrin taşlarında farklı medeniyetlerin izlerini görürler. Osmanlı dönemi, bu katmanlı tarihin önemli bir parçasıdır. Falih Rıfkı Atay'ın aktardığı anı, bize tarihin sadece zaferlerle değil, aynı zamanda onurlu yenilgilerle de yazıldığını hatırlatır.

Kudüs'ün tepelerinden şehre bakanlar, belki de hala o son Türk askerlerinin direnişini ve bir kumandanın sessiz gözyaşlarını hissedebilirler. Tarih, unutulmamak için yazılır; bu satırlar da tam olarak bu amaca hizmet eder.

Yorum Gönder

0 Yorumlar