Giriş: Bir Ulusun En Karanlık Saatleri
Tarihin akışında bazı dönemler vardır ki, bir milletin kaderi tam anlamıyla bir bıçak sırtındadır. 1918-1922 yılları arası Türk milleti için tam da böyle bir dönemdi. 12 yıl süren savaşların ardından bitkin düşmüş bir ülke, emperyalist güçlerin pençesinde parçalanmayı bekliyordu. Ancak tarih bize göstermiştir ki, en karanlık geceler en aydınlık sabahların habercisidir.
Tanık Gözünden: Toynbee'nin Gerçekçi Analizi
İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee, bu dönemin tanıklarından biridir. Objektif gözlemci kimliğiyle dönemin gerçeklerini şöyle aktarır: Boşuna yapılan savaşlarda kaybedilen insanlar ve tükenen kaynaklar ülkeyi adeta felç etmişti. Yenilginin getirdiği acı, beraberinde derin bir ümitsizlik taşıyordu. 12 yıllık kesintisiz savaş dönemi, ülkenin iç gelişimini tamamen durdurmuştu.
Toynbee'nin betimlemesindeki çarpıcı benzetme durumun vahametini gözler önüne serer: Büyük devletler, bir kampın etrafında dolaşan aç kurtlar gibi Türkiye'ye göz dikmişlerdi. Nedeni basitti - Türkiye doğal kaynaklar açısından zengin bir coğrafyaydı ve emperyalizm asla doymayan bir canavardı.
Mustafa Kemal'in Gerçekçi Tespiti
Mustafa Kemal, Nutuk'ta (Söylev'de) durumu bütün çıplaklığıyla ortaya koyar. Düşman devletler Osmanlı Devleti'ni maddi ve manevi yönden kuşatmış, yok etme ve paylaşma kararı almışlardı.
Yönetimin Çöküşü
Padişah ve halife konumundaki kişi, yalnızca kendi hayatını ve konforunu korumayı düşünüyordu. Hükümet de aynı acziyetteydi. Başsız kalan millet ise karanlık ve belirsizlik içinde gelecekte neler olacağını bekliyordu.
Toplumsal Uyanış
Felaketin boyutlarını kavramaya başlayanlar, içinde bulundukları koşullara göre farklı kurtuluş yolları aramaya başlamışlardı. Ordu ise yalnızca isim olarak vardı; fiilen ortada ordu diye bir şey kalmamıştı. Komutanlar yorgun, yürekleri kan ağlıyordu. Gözlerinin önünde derinleşen karanlık felaket uçurumunun kıyısında, kafaları çıkış yolu aramaktaydı.
Kurtuluşa Giden Yol: Amasya'dan Ankara'ya
Mustafa Kemal önderliğindeki Anadolu hareketi, Amasya Genelgesi ile ilk adımını atar. Bu süreç şu aşamalardan oluşur:
Birlik ve Bütünleşme
Erzurum ve Sivas Kongreleri aracılığıyla ulusal birlik sağlanmaya çalışılır. Temsilciler Meclisi kurulur ve nihayetinde Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi açılarak Anadolu'nun yönetimi ele alınır.
Mali Zorluklar
Bu süreçte en büyük sorunlardan biri mali kaynak yetersizliğidir. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması ve Cumhuriyet'in kurulması için büyük bütçelere ihtiyaç vardır. Parasal sorunlar, mücadelenin her aşamasında ciddi zorluklar yaratır.
Mustafa Kemal'in Sarsılmaz İnancı
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Mustafa Kemal, tarihe geçecek bir özgüven taşır. Onun yaklaşımı nettir:
- Para yok diyenlere: "Bulunur"
- Ordu yok diyenlere: "Kurulur"
- Düşman çok diyenlere: "Yenilir"
Bu özgüven yalnızca liderden değil, tüm milletten beklenir. Ve işte tam da bu ortak inanç, imkansızı başarmanın temelini oluşturur.
Sonuç: İmkansızı Başarmak
Kurtuluş öncesi Türkiye'nin durumu, tarihin gördüğü en zor koşullardan biriydi. Ancak bu karanlık tablo, aynı zamanda bir ulusun nasıl yeniden doğabileceğinin de kanıtıdır. Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının öncülüğünde, Türk milleti yok olmaktan kurtuluşa, karanlıktan aydınlığa, imparatorluktan cumhuriyete geçiş yaptı.
Bu tarihsel süreç bize gösterir ki, en zor koşullarda bile doğru liderlik, ulusal birlik ve sarsılmaz inanç bir araya geldiğinde, imkansız gibi görünen hedefler bile başarılabilir.
Kaynakça: Fethi Karaduma, "Atatürk Devrimi"
Not: Bu yazı, Türk Kurtuluş Savaşı'nın mali ve toplumsal arka planını anlatan akademik bir kaynaktan esinlenerek hazırlanmıştır.

0 Yorumlar