Türk tarihinin en karanlık günlerinde, vatanın kurtuluşu için canını ortaya koyan nice kahramanlar yetişti. Bu kahramanlar arasında Mustafa Kemal Atatürk'ün en yakınında yer alan, ona canını siper eden fedai bir isim vardı: Kılıç Ali Bey.
Elektriklerin Kesildiği O An
Günlerden bir gün, Atatürk otelde arkadaşlarıyla yemek sofrasındaydı. Birden elektrikler kesildi. Karanlık çöktü ortalığa. Dakikalar sonsuza kadar uzuyordu sanki. Sonra yeniden aydınlandı salon... Ve o anda ortaya çıkan manzara, bir sadakatin en çarpıcı tablosuydu: Kılıç Ali, Salih Bozok, Başyaver Cevat Abbas, Muzaffer Kılıç... Hepsi ellerinde silahlarıyla Gazi'nin üzerine beden kalkanı olmuşlar, her türlü tehlikeye karşı hazır bekliyorlardı.
Bu, sadece bir refleks değildi. Bu, yılların verdiği bir sadakatin, koşulsuz bir bağlılığın tezahürüydü.
Asaf Tevfik'ten Kılıç Ali'ye: Bir Kahramanın Doğuşu
Asaf Tevfik adıyla dünyaya gelen Kılıç Ali Bey'in hikayesi, İstanbul'daki Küçük Zabit Okulu'nda başladı. Okulun ardından Balkan Savaşı'na, ardından Çanakkale'nin kanlı topraklarına atıldı. Teşkilat-ı Mahsusa'nın gizli operasyonlarında yer aldı. 1917'de ise Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa'nın başyaverliğine kadar yükseldi.
Hayat Değiştiren Karar: Türkistan mı, Ankara mı?
Mütareke'nin getirdiği umutsuzluk yıllarında, birçok genç subay gibi Asaf Tevfik de Türkistan'a gitmeyi, Enver Paşa'nın ordusuna katılmayı düşünüyordu. Akhisar'da Celal Bayar'ın yanına vardı. Yol parası istedi.
Celal Bayar'ın verdiği cevap, onun hayatını değiştirecekti:
"İstediğiniz parayı veririm. Orta Asya'ya gidin, Enver Paşa'nın ordusuna katılın. Ama iyi düşünün; geri döndüğünüzde acaba Anadolu'yu yerinde bulabilecek misiniz? Bana kalırsa siz, Sivas'a gidip Mustafa Kemal'e katılın."
Bu tavsiye, tarihin akışını değiştirecek bir yönlendirmeydi.
Mustafa Kemal'le Tarihi Karşılaşma
Sivas'ta Mustafa Kemal Paşa'nın yanına vardığında, önemli bir sınav onu bekliyordu. Paşa, ona sordu:
"Sana vereceğim tehlikeli bir görevi yapabilecek misin?"
Cevap kelimelerle değil, eylemle geldi. Asaf Tevfik, hiç tereddüt etmeden parmağını yanan gaz lambasının kızgın şişesine bastı. Parmakları adeta ete kemiğe yapışırcasına yandı. Mustafa Kemal şaşkınlıkla bağırdı:
"Çocuk... Ne yaptın?"
Ama her şey anlaşılmıştı. Bu hareket, bir yeminden daha güçlü, bir sözden daha inandırıcıydı. O gün Asaf Tevfik öldü, Kılıç Ali doğdu. Bu ismi ona bizzat Mustafa Kemal vermişti.
Antep ve Maraş'ta Direnişin Örgütleyicisi
Mustafa Kemal, ona en zorlu görevlerden birini verdi: Antep-Maraş ve Havalisi Kuvayi Milliye Komutanlığı. Fransız işgali altındaki bu bölgede direnişi örgütlemek, halkı mücadeleye hazırlamak...
Kılıç Ali bu görevi şerefle yerine getirdi. Antep ve Maraş'ın "Gazi" ve "Kahraman" unvanları almasında onun büyük emeği vardı. Aylarca süren kahramanca direniş sonunda Fransızlar geri çekilmek zorunda kaldı.
Meclis'ten İstiklal Mahkemelerine
Başarılarının ardından Ankara'ya dönen Kılıç Ali, artık bir milletvekiliydi. Ama görevleri bitmemişti:
- Yozgat İsyanı: İsyanı başarıyla bastırdı
- İstiklal Mahkemeleri: "Üç Aliler" (Ali Çetinkaya, Necip Ali ve Reşit Galip) ile birlikte görev aldı
- Asilere karşı kararlıydı, ama af dileyenlere karşı adaletliydi
Atatürk'ün Sofrasının Baş Adamı
Kılıç Ali, sadece bir koruma değildi. Mustafa Kemal'in en yakın dostu, sırdaşıydı. Sofralarının vazgeçilmeziydi. Sabiha Gökçen'in ifadesiyle "Atatürk'ün en denenmiş ve sadık arkadaşı"ydı.
Her zaman çift tabancayla dolaşır, Gazi'nin gönüllü fedailiğini yapardı. Can ciğer olmuşlardı. Atatürk onsuz nefes alamazdı.
Son Nöbet: 10 Kasım 1938
10 Kasım 1938'e kadar Atatürk'ün yanından ayrılmadı. O acı günde bile son görevini yerine getirdi. Büyük Önderin vefatından sonra hayata tutunmak zorlaştı.
Beş dönem milletvekilliği yapan Kılıç Ali Bey, 14 Temmuz 1971'de ebediyete irtihal etti. Arkasında sadakat, fedakarlık ve vatan sevgisinin eşsiz bir mirası kaldı.
Sonuç: Unutulmaz Bir Sadakat Destanı
Kılıç Ali'nin hikayesi, sadece bir askerin ya da bir politikacının hikayesi değildir. Bu, bir milletin en karanlık günlerinde, liderinin yanında sarsılmaz bir sadakatle duran bir kahramanın hikayesidir.
Elektrikler kesildiğinde refleks olarak Atatürk'ü korumak için harekete geçen o eller, parmağını yanan lambaya bastırarak sadakatini ispatlayan o irade, Türk tarihinin en değerli örneklerinden biridir.
Kılıç Ali Bey ve onun gibi nice fedai, bize şunu hatırlatır: Büyük mücadelelerin arkasında, canlarını ortaya koymaktan çekinmeyen kahramanlar vardır. Ve bu kahramanlar, tarihin en şerefli sayfalarında hak ettikleri yeri alırlar.
Kaynaklar: Türk İstiklal Mücadelesi Arşivleri, Sabiha Gökçen Anıları, Kılıç Ali Hatıraları

0 Yorumlar