Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Manastırlı Hamdi: Kurtuluş Savaşı'nın Unutulmaz Telgraf Memuru

Tarihimizde büyük destanlar yazan kahramanların hepsi savaş meydanlarında silah kullanmamıştır. Bazıları telgraf başında, sessizce ve fedakarca görev yaparak milletin kaderini değiştirmiştir. Manastırlı Hamdi Bey de işte bu sessiz kahramanlardan biridir.

Basit Bir Telgraf Memuru, Büyük Bir Kahraman

Manastırlı Hamdi, mesleği telgraf memurluğu olan sıradan bir devlet görevlisiydi. Ancak Kurtuluş Savaşı yıllarında aldığı görev onu tarihin önemli simalarından biri haline getirdi. Mustafa Kemal Paşa'nın en güvendiği gizli habercilerinden olan Hamdi Bey, hayatını tehlikeye atarak vatanına hizmet etti.

İstanbul'un İşgali ve Tarihi Telgraf

16 Mart 1920, Türk tarihinin en karanlık günlerinden biriydi. İşgalci İngiliz askerleri İstanbul'da Şehzadebaşı karakoluna baskın düzenledi. Bu kritik anı ilk Ankara'ya bildiren kişi Manastırlı Hamdi oldu. Telgraf başına geçerek Mustafa Kemal'e durumu anında iletti.

Bu tarihi görevinin hatırası, Soyadı Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle ebedileşti. Hamdi Bey, o unutulmaz günü simgeleyen "Martonaltı" soyadını aldı.

İhanet, Tutukluluk ve Kaçış

Vatanına bu denli hizmet eden Hamdi Bey'in yolu kolay olmadı. İstanbul'un işgalini bildirdikten aylar sonra İngilizler tarafından yakalandı. Maalesef onu ispiyonlayan kendi vatandaşlarıydı - padişah yanlısı işbirlikçiler.

Suçlaması ağırdı: "Mustafa Kemal'e yardım ve yataklık yapmak." Cezası ise idam olacaktı. Ama Hamdi Bey bir fırsatını bularak esaretten kaçmayı başardı ve tekrar mücadeleye katıldı.

Cephelerdeki Görevi

Kurtuluş Savaşı'nın birçok cephesinde görev alan Hamdi Bey, her gelişmeyi titizlikle takip etti. Telgraf telleri üzerinden Ankara'ya, Mustafa Kemal'e sürekli bilgi akışı sağladı. İletişimin bugünkü kadar gelişmediği o yıllarda, bu bilgiler tam anlamıyla hayati önemdeydi.

Atatürk'ün Takdiri

Cumhuriyet kurulduktan sonra Hamdi Bey'in fedakarlığı unutulmadı. İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Mustafa Kemal Atatürk, 1927 yılında tarihi Nutuk'unda Telgrafçı Hamdi Bey'den özel olarak bahsetti ve onun kahramanlığını tüm millete duyurdu.

Atatürk, Konya'ya her gittiğinde Hamdi Bey'i ziyaret etmeyi ihmal etmedi. Bu yakın ilgi, Hamdi Bey'in ne kadar değerli bir insan olduğunun göstergesiydi.

Ankara ve Konya Yılları

Cumhuriyet'in ilk yıllarında Ankara Merkez Postahanesinde görev yapan Hamdi Bey, evlendikten sonra Konya'ya yerleşti. Hayatını orada sürdürdü, ailesini orada kurdu.

Atatürk'ün vefatından sonra İsmet İnönü de bir süre Hamdi Bey'i arayıp sordu, ilgilendi.

Acı Bir Son

1942 yılının başında Hamdi Bey ciğerlerinden rahatsızlandı. Kış aylarında İstanbul'da tedavi görmesi gerekiyordu ama maalesef maaşı buna yetmiyordu. Kahramanımız geçim sıkıntısına düştü.

Dönemin Konya Valisi Cemal Bardakçı'ya başvurarak iş istedi. Oysa hastalığı o kadar ilerlemiş ki çalışacak hali bile yoktu. Yine de kendisine Akşehir'in Turgutlu bucağında nüfus memuru olarak görev verildi.

9 Aralık 1945 günü, 25 yıl önce vatan için canını ortaya koymuş bu kahraman, Konya'da hayata veda etti. Ailesi ay sonunu getirmekte zorlanıyordu. Sessiz sedasız Konya Musalla mezarlığına defnedildi.

Unutulmaması Gereken Bir Miras

Manastırlı Hamdi'nin hikayesi acıdır, düşündürücüdür ama aynı zamanda ilham vericidir. Bugün bu topraklarda özgürce yaşıyorsak, bu Hamdi Bey gibi binlerce isimsiz kahramanın sayesindedir.

Telgraf telleri üzerinden akan her mesaj, vatanın geleceği için atılan bir adımdı. Hamdi Bey hayatını, ailesini, güvenliğini hiçe sayarak bu görevi üstlendi.

Tarih, sadece cephelerde savaşanları değil, sessizce görev yapan bu kahramanları da hatırlamalıdır. Manastırlı Hamdi Martonaltı, Türk milletinin hafızasında yaşamaya devam edecek isimlerden biridir.

Onları hatırlamak, onlara layık olmaya çalışmak hepimizin borcudur.


Kaynak: Kurtuluş Savaşı arşivleri ve dönem belgeleri

Yorum Gönder

0 Yorumlar