Türk siyasi tarihinin en trajik olaylarından biri, 1925 yılının soğuk bir şubat gününde Ankara'da yaşandı. Kurtuluş Savaşı'nın kahraman komutanlarından Halit Paşa, TBMM binasında yaşanan bir olay sonucu hayatını kaybetti. Bu olayın tanığı olan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun anıları, tarihin karanlık sayfalarından birini aydınlatıyor.
Deli Halit Lakaplı Kahraman Komutan
Halit Paşa, Milli Mücadele döneminin en cesur tümen komutanlarından biriydi. "Deli Halit" lakabıyla tanınan bu komutan, savaş meydanlarında gösterdiği olağanüstü cesaret ve kararlılığıyla ün yapmıştı. Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkasya cephesinde ve Kurtuluş Savaşı'nda ön saflarda savaşan Halit Paşa, aldığı yaralarla ve sergilediği kahramanlıklarla rütbesini yükseltmişti.
Ancak Halit Paşa'nın karakterinde tartışmalı yönler de vardı. Öfkelendiğinde ast rütbelilere karşı sert davranışları ve silaha başvurma eğilimi, onun hakkında çeşitli rivayetlerin dolaşmasına neden olmuştu.
TBMM'de Gergin Günler
İkinci Büyük Millet Meclisi seçimlerinde milletvekili seçilen Halit Paşa, Mustafa Kemal Atatürk'e yürekten bağlıydı. 1925 yılının şubat ayında TBMM'de yaşanan olay, sıradan bir fikir ayrılığının nasıl trajik sonuçlara yol açabileceğinin acı bir örneği oldu.
Olayın Başlangıcı: Meclis'teki Tartışma
9 Şubat 1925 (1341) günü Meclis görüşmeleri sırasında, Halit Paşa'nın kürsüden dile getirdiği bir görüşe karşı Elazığ Milletvekili Hüseyin Bey farklı bir düşünce ileri sürdü. Jandarma Yarbaylığından emekli, sakin ve babacan kişiliğiyle tanınan Hüseyin Bey'in bu müdahalesi, Halit Paşa'yı derinden rahatsız etti.
Paşa'nın tepkisi beklenmedik boyutlara ulaştı. Hüseyin Bey'e karşı büyük bir öfke duyan Halit Paşa, Meclis salonunda onu takip etmeye başladı. Hüseyin Bey nereye otursa, Halit Paşa da arkasındaki sıraya yerleşiyordu.
Arabuluculuk Girişimi
Hüseyin Bey'in durumu fark ederek Afyonkarahisar Milletvekili Ali Çetinkaya'ya sığınması, olayların seyrini değiştirdi. "Bu deli beni vuracak, ne olur aramızı bulun, beni koruyun" diyen Hüseyin Bey'e acıyan Ali Çetinkaya, arabuluculuk yapmaya karar verdi.
Ali Çetinkaya'nın Halit Paşa'ya yaklaşarak "Paşam, şu zavallı Hüseyin Bey'den ne istersin? Rica ediyorum bırak onun arkasını" demesi, bu kez Ali Bey ile Halit Paşa arasında gerginlik yaratmasına neden oldu.
Trajik Son: Meclis Koridorlarında Ölüm
Olayın Gelişimi
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun tanıklığına göre, akşam saatlerinde Halit Paşa paltosunu giyerek çıkış kapısına yöneldi. Ali Çetinkaya, Kılıç Ali ve Rize Milletvekili Fuat Bey ile birlikte Meclis holünde bulunuyordu.
Halit Paşa, Ali Çetinkaya'nın önünden geçerken "Haydi, erkeksen gel" dedi. Ali Çetinkaya da "Gelirim be, ne olacak?" diyerek arkasından yürüdü. Grup, camekanlı kapıyı iterek iki tarafında aynalı portmantolar bulunan aralığa geçti.
Silahlı Çatışma
Aralığa geçer geçmez olaylar hızla gelişti. Halit Paşa basamakları iner inmez geri dönüp paltosunun cebinden tabancasını çıkardı ve ateş etti. Ancak Ali Çetinkaya o anda paşanın ayaklarına atılarak onu yere düşürdü.
Altta kalan Ali Çetinkaya, silahını çıkararak Halit Paşa'yı karnından vurdu. Kendisi de yüzünden sıyrıklar aldı. Halit Paşa'nın kurşunları boşa gitti ve tavanda ile aynalı portmantoda kurşun delikleri oluştu.
Atatürk'ün Ziyareti ve Son
Yaralanan Halit Paşa, Meclis binasının sağ tarafındaki odaya kaldırıldı. İlk tedavi yapıldıktan sonra savcı ve adliye zabıt katipleri olay yerinde inceleme yaptı.
Saat 21'den sonra Mustafa Kemal Atatürk Meclis'e geldi ve yaralı paşayı ziyaret etti. Atatürk'ün yüzünün asık olduğu gözlemlendi.
14 Şubat 1925 cumartesi günü Halit Paşa hayatını kaybetti. Cenazesi trenle İstanbul'a götürüldü.
Tarihi Perspektif ve Dersler
Bu trajik olay, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında yaşanan gerginliklerin ve kişisel çatışmaların nasıl vahim sonuçlara yol açabileceğini gösteriyor. Savaş meydanlarında sayısız kurşun yediği halde ölmeyen bir komutanın, sıradan bir anlaşmazlık yüzünden hayatını kaybetmesi, tarihin ironik yanlarından birini oluşturuyor.
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun "Savaş meydanlarında birçok kurşun yediği halde ölmeyen adam, önemsiz bir sinirlilik yüzünden yuvarlandı gitti. Hey gidi dünya hey!" sözleri, olayın trajik boyutunu özetliyor.
Sonuç
Halit Paşa'nın ölümü, Türk siyasi tarihinin unutulmaz olaylarından biri olarak kayıtlara geçti. Bu olay, demokratik ortamda fikir ayrılıklarının nasıl çözülmesi gerektiği konusunda önemli dersler veriyor ve siyasi kültürümüzün gelişiminde önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor.
Bu makale, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun "Anıların İzinde" adlı eserindeki tanıklık ifadelerine dayanarak hazırlanmıştır.
0 Yorumlar