Header Ads Widget

Ticker

6/recent/ticker-posts

Atatürk'ün Kararlılığı: Celal Bayar'ın Gözünden Milli Mücadele'nin En Karanlık Günleri

Tarih bazen bizi en karanlık anlarında sınıyor. Millet olarak yaşadığımız en zorlu dönemlerden biri, hiç kuşkusuz işgal yıllarıydı. Ailelerimiz düşman topraklarında kalmış, haberleşme yolları kesilmiş, her yer ihanet yangınlarıyla çevrilmişti. İşte tam da bu umutsuzluk anlarında, büyük liderler kendilerini gösterir.

Bakanlar Kurulu'nda Unutulmaz Bir An

Celal Bayar'ın "Bilinmeyen Atatürk" adlı eserinde anlattığı bu anı, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderlik karakterini en iyi yansıtan sahnelerden biridir. Memleket büyük bir çalkantı içindeyken, ailelerin birbirinden koptuğu, her köşede ihanetin kol gezdiği günlerden birinde toplanan Bakanlar Kurulu'nda Atatürk şu tarihi sözleri söyler:

"Arkadaşlar, hiçbir zaman keder etmeyeceğiz, sonuna kadar tuttuğumuz yolda yürüyeceğiz, hakkın yere düşmesine razı olmayacağız. Yerli ve yabancı düşman karşısında hakkımızı müdafaa edeceğiz."

Sessiz Kararlılık ve İç Huzuru

Bu sözlerin söyleniş şekli, belki de içerikten daha çarpıcıdır. Bayar'ın aktardığına göre Atatürk, bu son derece kritik mesajı dramatik bir havayla değil, tamamen sakin ve güven verici bir tonla iletmişti. Sanki günlük sıradan bir konuyu konuşuyor gibiydi.

"Akşam yemeğini istasyonda yiyelim" der gibi doğal bir ifadeyle, milletin kaderini belirleyecek sözleri söylüyordu. Bu sakinlik, içindeki sarsılmaz inançtan ve net vizyondan kaynaklanıyordu.

Mavi Gözlerdeki Karar Şimşeği

Ancak Celal Bayar, o an Atatürk'ün mavi gözlerinde fark ettiği bir detayı asla unutmamıştır: Karar şimşeğinin elifi.

Bu ifade, o anda alınan kararlılığın ne denli köklü ve dönülmez olduğunu gösterir. Atatürk sadece güven vermiyordu; aynı zamanda arkadaşlarına, önlerinde uzanan zorlu ama şerefli yolu net bir şekilde gösteriyordu.

Son Sınırda Bile Vazgeçilmeyen Değer: İstiklal

Atatürk'ün o gün söylediği sözlerin en çarpıcı kısmı şüphesiz sondaki vurgusuydu:

"Son vardığımız hudutta da eğer yenme ümidimiz kalmamışsa, o zaman bir Türk Bayrağı'nın altına sığınarak İstiklal uğrunda canımızı vereceğiz!"

Bu cümle, bir liderin milletine sunabileceği en büyük güvencedir: Vazgeçilmez olan değerlerimiz için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Zaferden Asla Şüphe Duymayan Lider

Celal Bayar, o günü şöyle değerlendirir: "Biliyordum ki Mustafa Kemal Paşa, zaferden hiçbir kuşku duymuyor, fakat kader arkadaşlarına, içine girdiğimiz dönülmez yolu gösteriyordu."

İşte gerçek liderlik budur. Kendi içinde zafere olan inancı tamdır, ama aynı zamanda yanındakilere yolun zorluğunu da açıkça gösterir. Ne körü körüne iyimserlik ne de yılgınlık vardır; sadece net, kararlı ve onurlu bir duruş.

Günümüze Işık Tutan Bir Miras

Bu anı okurken içimizde "ulu saatlerin heyecanı" hissederiz. Çünkü bu sadece tarihsel bir anekdot değil, aynı zamanda zorlu zamanlarda nasıl dimdik durulacağına dair bir derstir.

Atatürk'ün o gün verdiği mesaj, bugün de geçerliliğini koruyor:

  • Zorluklara rağmen ilkelerimizden vazgeçmemek
  • Kararlılıkla yolumuza devam etmek
  • Hakkın yere düşmesine asla razı olmamak
  • Gerektiğinde en büyük fedakarlığı göze almak

Celal Bayar'ın bu değerli anısı, bize Atatürk'ün sadece zafer kazanan bir komutan değil, aynı zamanda en karanlık anlarda bile ışık olan bir lider olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.


Kaynak: Bilinmeyen Atatürk, Celal Bayar Anlatıyor, İsmet Bozdağ, Truva Yayınları

Bu yazı, tarihimizin en kritik dönemlerinden birinde yaşanan gerçek bir anıyı, arşiv kaynaklarına dayanarak sizlerle paylaşmaktadır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar