Giriş: Savaştan Barışa, Barıştan İnşaya
1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması, sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası meşruiyetini kazandığı bir siyasi dönüm noktası değil, aynı zamanda yeni bir ekonomik düzenin de başlangıcıydı. Uzun savaş yıllarının ardından harap olmuş bir ekonomiyle yola çıkan genç Cumhuriyet, Lozan sonrasında hem ulusal egemenliğini pekiştirmiş hem de ekonomik bağımsızlığını inşa etme yolunda kritik adımlar atmıştır.
Bu yazıda, Lozan Antlaşması'nın ekonomik hükümlerini, antlaşma sonrası Türkiye'nin ekonomik dönüşümünü ve ulusun yeniden yapılanma sürecini detaylıca inceleyeceğiz.
Lozan Antlaşması'nın Ekonomik Boyutu
Kapitülasyonların Kaldırılması: Gerçek Bağımsızlık
Lozan'ın en önemli kazanımlarından biri hiç şüphesiz kapitülasyonların tamamen kaldırılması oldu. Osmanlı İmparatorluğu'nu yüzyıllarca ekonomik açıdan zayıflatan bu ayrıcalıklar, yabancı devletlerin ve tüccarların Türkiye topraklarında vergi muafiyeti ve hukuki dokunulmazlık gibi haklara sahip olmalarını sağlıyordu.
Lozan ile birlikte:
- Yabancı tüccarlar Türk kanunlarına tabi oldu
- Gümrük tarifeleri belirleme hakkı Türkiye'ye geçti
- Ulusal ekonomi politikaları oluşturma özgürlüğü kazanıldı
Mali Konular ve Osmanlı Borçları
Lozan müzakereleri sırasında en çetin tartışmalardan biri de Osmanlı borçlarının paylaşımı konusuydu. Antlaşma sonucunda:
- Osmanlı borçlarının bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti'ne kaldı
- İmparatorluktan ayrılan topraklar üzerindeki borçlar, o toprakları alan devletlere dağıtıldı
- Düyun-u Umumiye (Osmanlı Borçlar İdaresi) tasfiye edildi
Bu düzenleme, yeni devletin mali sorumluluklarını netleştirdi ancak aynı zamanda sınırlı bütçeyle yola çıkılacağının da işaretiydi.
Savaş Sonrası Ekonomik Miras: Harabeye Dönmüş Bir Ülke
İnsan Kaybı ve İşgücü Kıtlığı
Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nın ardından Türkiye büyük bir insan kaybıyla karşı karşıyaydı. Özellikle:
- Çalışma çağındaki erkek nüfusun önemli bir bölümü savaşlarda hayatını kaybetmişti
- Tarım ve sanayi sektörleri işgücü kıtlığı yaşıyordu
- Nüfusun yaklaşık %80'i kırsal kesimde yaşıyor ve tarımla uğraşıyordu
Altyapı Tahribatı
Uzun savaş yılları, ülkenin altyapısını ciddi şekilde tahrip etmişti:
- Demiryolu hatları hasar görmüştü
- Limanlar ve ulaşım ağları işlevsizdi
- Sanayi tesisleri yok denecek kadar azdı
- Tarım arazileri bakımsız ve verimsizdi
Sermaye Birikimi Eksikliği
Türk toplumunda yerli sermaye birikimi oldukça sınırlıydı. Osmanlı döneminde ticaret büyük ölçüde azınlıkların elindeydi ve nüfus mübadelesi sonrası bu kesimin ayrılması, ekonomik boşluk yarattı.
Lozan Sonrası Ekonomik Dönüşüm Stratejileri
1. İzmir İktisat Kongresi (1923): Yol Haritası
Lozan görüşmeleri devam ederken, Şubat 1923'te toplanan İzmir İktisat Kongresi, yeni Türkiye'nin ekonomik politikalarının temelini attı. Kongrenin ana ilkeleri:
- Millî iktisat anlayışının benimsenmesi
- Özel teşebbüsün desteklenmesi
- Yabancı sermayeye kontrollü açılma
- Yerli üretimin korunması ve teşviki
2. Ulusal Burjuvazi Oluşturma Çabaları
Cumhuriyet yönetimi, ekonomik bağımsızlık için güçlü bir Türk burjuvazisi yaratmayı hedefledi:
- 1924'te Türkiye İş Bankası kuruldu (ilk milli banka)
- Teşvik-i Sanayi Kanunu (1927) ile yerli sanayici desteklendi
- İşadamlarına kredi ve vergi avantajları sağlandı
- Devlet ihale ve alımlarında yerli üreticilere öncelik verildi
3. Liberal Dönem (1923-1929)
İlk yıllarda liberal ekonomi politikaları ön plandaydı:
- Özel sektör teşvik edildi
- Serbest piyasa mekanizması tercih edildi
- Ancak yeterli sermaye ve tecrübe eksikliği nedeniyle beklenen hızlı kalkınma gerçekleşmedi
4. Devletçilik Dönemine Geçiş (1929 sonrası)
1929 Büyük Buhranı'nın etkileri ve özel sektörün yetersiz kalması üzerine devletçilik politikası benimsendi:
Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1934-1938):
- Ağır sanayiye yatırım (demir-çelik, tekstil, şeker)
- Karabük Demir Çelik Fabrikası
- Sümerbank ve Etibank'ın kurulması
- Devlet İktisadi Teşekkülleri'nin (KİT) yaygınlaşması
Sektörel Dönüşüm
Tarım Sektörü
Nüfusun büyük çoğunluğu tarımla uğraştığı için bu sektörün geliştirilmesi öncelikliydi:
- Toprak reformu tartışmaları
- Tarımsal eğitim ve örgütlenme
- Makine ve modern teknik kullanımının yaygınlaştırılması
- Aşar vergisinin kaldırılması (1925)
Sanayi Sektörü
Sıfırdan inşa edilen sanayi:
- Tekstil fabrikaları (Kayseri, Nazilli, Ereğli)
- Şeker fabrikaları
- Çimento ve kâğıt fabrikaları
- Maden işletmeleri
Ulaştırma ve Altyapı
- Demiryolu hatlarının genişletilmesi
- Liman inşaatları
- Karayolu ağının geliştirilmesi
Zorluklar ve Sınırlamalar
Lozan sonrası ekonomik dönüşüm kolay olmadı. Karşılaşılan zorluklar:
- Sermaye yetersizliği: Yatırım için gereken kaynaklar sınırlıydı
- Teknoloji ve bilgi birikimi eksikliği: Modern üretim tekniklerine hâkimiyet zayıftı
- Dış borç yükü: Osmanlı'dan kalan borçlar bütçeyi zorladı
- Eğitimli işgücü kıtlığı: Teknik eleman ve yönetici eksikliği
- Dünya ekonomik konjonktürü: 1929 Krizi küresel ticareti olumsuz etkiledi
Sonuç: Ağır Koşullarda Atılan Temeller
Lozan Antlaşması sonrası Türkiye ekonomisi, sıfırdan yeniden inşa edildi. Kapitülasyonların kaldırılması ile kazanılan ekonomik egemenlik, planlı ve kararlı politikalarla somut projelere dönüştü. Her ne kadar sınırlı kaynaklarla ve zorlu koşullarda ilerlense de, 1923-1938 arası dönem Türkiye'nin ekonomik temellerinin atıldığı kritik bir evreyi temsil eder.
Bu dönemde alınan kararlar ve oluşturulan kurumlar, modern Türkiye ekonomisinin omurgasını oluşturdu. Savaş enkazından kalkan bir ulus, kararlı liderlik ve halkın desteğiyle ekonomik bağımsızlık yolunda önemli mesafeler kaydetti.
Lozan, sadece bir barış antlaşması değil; yeni bir ekonomik düzenin ve ulusal kalkınma hareketinin de başlangıcıydı.
Kaynakça ve İleri Okuma Önerileri:
- Türkiye İktisat Tarihi konulu akademik çalışmalar
- İzmir İktisat Kongresi tutanakları
- Dönemin iktisat politikaları üzerine arşiv belgeleri
- Atatürk dönemi ekonomik dönüşüm incelemeleri
Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik kuruluş dönemi, cesaret, vizyon ve azmin hikayesidir. Bu mirası anlamak, bugünü kavramak ve geleceği inşa etmek için önemlidir.

0 Yorumlar